1 Seri Nolu 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ
1. Kapsam
5811
sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında
Kanun1 kapsamına, gerçek veya tüzel kişiler
tarafından;
− Yurt
dışında sahip olunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen
taşınmazlar,
− Yurt
içinde sahip olunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıklar ile
− Yurt
dışı iştiraklerden ve şubelerden elde edilen kazançlar, yurt dışı iştirak
hisselerinin satışından ya da yurt dışında bulunan kurumların tasfiyesinden
doğan kazançlar
girmektedir.
Buna
göre,
−
1/10/2008 tarihi itibarıyla gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunan ve yurt
dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının yurda getirilerek ekonomiye kazandırılması ile taşınmazların
kaydedilmesine,
− Yurt
içinde bulunan ancak 1/10/2008 tarihi itibarıyla işletmelerin özkaynakları
içinde yer almayan bu türden varlıkların banka veya aracı kurumlardaki hesaba
yatırılarak işletmelere sermaye olarak konulmasına,
− Bazı
yurt dışı kazançların gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmesine
yönelik usul ve esaslara ilişkin açıklamalar bu Tebliğin konusunu
oluşturmaktadır.
2.
Tanımlar
2.1. Banka ve aracı
kurumlar
5811
sayılı Kanunda geçen banka kavramı; 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık
Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan bankaları ifade
etmektedir.
Aracı
kurumlar ise 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre
kurulan aracı kurumları ifade etmektedir.
2.2. Gerçek veya tüzel kişilerce 1/10/2008
tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan varlıkların ispatında kullanılacak
kanaat verici belgeler
Kanunun 2 nci maddesinde, kanaat verici belge tabirinin, devlet
tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; banka, banker,
aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar, posta idaresi, noter gibi kurum ve
kuruluşların kayıt ve belgelerini, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ikinci
kitabının üçüncü kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi
değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak
mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa mahallindeki Türk
menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik
olunan belgeleri ifade ettiği belirtilmiştir.
2.2.1. Devlet tarafından veya
devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller
Kanun
kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin olarak, devlet
tarafından veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller; tapu kayıtları
ile diğer sicilleri, yasal yükümlülükler nedeniyle verilen beyannameleri ifade
etmektedir.
Örneğin, bulunduğu ülkenin tapu siciline veya tapu sicili niteliğindeki
diğer sicillere 1/10/2008 tarihi itibarıyla gerçek veya tüzel kişiler adına
kayıtlı taşınmazların, başka herhangi bir işleme gerek olmaksızın bu tarih
itibarıyla gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunduğu kabul edilecektir.
2.2.2. Diğer kanaat verici
belgeler
Kanunda geçen kanaat verici belge tabirinden ayrıca;
−
Bankalar ile bankerlerin yaptıkları işlemlerle ilgili kayıtlar ve düzenledikleri
belgeler,
−
Aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, sigorta şirketleri ve benzeri mali
kurumların kayıtları ve düzenledikleri belgeler,
−
Posta idaresi nezdindeki çek hesabı ve düzenlenen diğer
belgeler,
−
Noter gibi kurum ve kuruluşların düzenledikleri senetler ve sözleşmeler ile
diğer kayıt ve belgeler,
−
Defter tutan mükelleflerin kayıtları ile bu kayıtlarda yer alan ve Vergi Usul
Kanununun ikinci kitabının üçüncü kısmında belirtilen belgeler ile muadili
belgeler,
−
Şirketlerin ortaklık ve kooperatiflerin üyelik kayıtları
anlaşılacaktır. Yukarıda sayılan belgeler ile ilgili olarak ayrıca tasdik
zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu
belgelerin dışında, bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili
makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa
mahallindeki Türk menfaatini koruyan ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri
tarafından tasdik olunan belgeler de kanaat verici belge olarak kabul
edilebilecektir.
Dolayısıyla, yukarıda belirtilen kayıt ve belgelerle gerçek veya tüzel
kişilerce sahip olunan varlıklar arasında illiyet bağının kurulması ve 1/10/2008
tarihi itibarıyla,
−
Taşınmazların yurt dışındaki varlığının,
−
Diğer varlıkların ise yurt dışında bulunduğunun
ispatı
zorunludur.
Diğer
taraftan, gerçek veya tüzel kişilerce Kanun kapsamında beyan edilen varlıklara
ilişkin kanaat verici belgelerin gerektiğinde vergi incelemesine yetkili
olanlara ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanması gerekmektedir.
2.3. Taşınmazlar
Kanun
uygulamasında taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve
esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan,
dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.
Bunlar, Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde;
−
Arazi,
− Tapu
siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
− Kat
mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler
olarak
sayılmıştır.
3. Uygulama
Esasları
3.1. Yurt dışında sahip olunan varlıklara
ilişkin bildirim, beyan ve verginin ödenmesi
3.1.1. Yurt dışında sahip olunan
varlıklara ilişkin bildirim ve beyan
Gerçek
veya tüzel kişilerce 1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan ve
kapsama giren varlıklar, Kanunun yürürlüğe girdiği 22/11/2008 tarihinden
itibaren izleyen üçüncü ayın sonuna (2 Mart 2009 Pazartesi akşamına) kadar Yeni
Türk Lirası değerleriyle;
−
Ek-1’de yer alan dilekçe ile bankalara bildirebilecek veya
−
Ek-2’de yer alan beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan
vergi dairelerine beyan edilebileceği gibi bu varlıklara ilişkin beyanname, 340
sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen usul ve esaslar
doğrultusunda elektronik ortamda da verilebilecek
olup
yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermek
zorunda olan mükellefler, Ek-2’de yer alan beyannamelerini de 340 ve 346 sıra
no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde belirtilen usul ve esaslar
doğrultusunda elektronik ortamda vermek zorundadırlar.
Bu
kapsamdaki menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Ek-3’de yer alan
dilekçeyle aracı kurumlara da bildirilmesi mümkündür.
Gerçek
veya tüzel kişilerin, yurt dışında sahip oldukları bu türden varlıklarını Tebliğ
ekinde yer alan formlar ile banka veya aracı kurumlara bildirmeleri halinde, bu
bildirimlere ilave olarak vergi dairelerine de beyanda bulunmalarına gerek
bulunmamaktadır.
3.1.2. Yurt dışında sahip olunan
varlıkların bildirimi üzerine banka veya aracı kurumlarca yapılacak
işlemler
Gerçek
veya tüzel kişiler yurt dışında sahip oldukları varlıkları, iki örnek olarak
hazırlayacakları Ek-1’de yer alan form ile bankalara bildirebileceklerdir.
Formun bir nüshası, ilgili banka tarafından varsa bildirim nedeniyle açılan
hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen banka
dekontlarıyla birlikte ilgilisine geri verilecektir.
Ayrıca, bankalar, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye’ye
getirilen veya bu sürede Türkiye’de bulunan bankalardaki bir hesaba transfer
edilen para, altın, döviz ve menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını
ilgili müşterileri adına açacakları hesaplara kaydedeceklerdir.
Gerçek
veya tüzel kişilerce yurt dışında sahip olunan menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarıyla ilgili bildirim, Ek-3’te yer alan formdan iki örnek olarak
hazırlanarak aracı kurumlara da yapılabilecektir. Formun bir nüshası, ilgili
aracı kurum yetkilisi tarafından açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik
edildikten sonra düzenlenen işlem sonuç formları ile birlikte ilgili kişiye geri
verilecektir. Bildirilen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları bu
kurumlarda açılacak hesaplara kaydedilecek ve müşterilerin portföylerine dahil
edilecektir.
Gerçek
veya tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin yetkili kılınmış vekilleri veya
kanuni temsilcileri tarafından yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Bildirimin
gerçek veya tüzel kişinin vekili ya da kanuni temsilcisi tarafından yapılması
halinde, bankalar veya aracı kurumlarca söz konusu vekil veya kanuni temsilcinin
yetkili olup olmadığı hususunun kontrol edileceği
tabiidir.
Kanun
kapsamında bildirilen varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar
tarafından herhangi bir belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin
bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara yurt
dışında sahip olunduğuna ilişkin belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır.
3.1.3. Yurt dışında sahip olunan varlıklara
ilişkin verginin vergi dairelerine ödenmesi
1/10/2008 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan
varlıklar, Yeni Türk Lirası değerleriyle Ek-2’de yer alan beyanname ile gelir
veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairelerine beyan
edilebilecektir.
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanlarla ilgili olarak söz konusu
beyannamelerin alınması hususunda Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Başkent Vergi
Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Beyoğlu Vergi Dairesi
Müdürlüğü ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü
yetkili kılınmıştır. Türkiye’de ikametgâhı bulunmayanların yurt dışında bulunan
varlıklarına ilişkin olarak bu vergi dairelerine beyanda bulunmaları ve tahakkuk
eden vergileri ödemeleri mümkün olabilecektir.
Kanun
kapsamında vergi dairelerine beyan edilen varlıklara ilişkin olarak herhangi bir
belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin bilgilerin doğruluğunun kontrol
edilmesi amacıyla, söz konusu taşınmazlara yurt dışında sahip olunduğuna ilişkin
belgenin ibraz edilmesi yeterli olacaktır.
Vergi
dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden, vergi dairelerince % 2
oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın
yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
Banka
veya aracı kurumların, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak Kanunun
3 üncü maddesinin dördüncü fıkra hükmü çerçevesinde, varlıkların bildirim
değerleri üzerinden % 2 oranında hesapladıkları vergiyi, Ek-4’te yer alan
beyanname ile aylık olarak vergi sorumlusu sıfatıyla bildirimi izleyen ayın
onbeşinci günü akşamına kadar kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi
dairelerine, 340 ve 346 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde
belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda vermeleri
gerekmektedir. Tahakkuk eden vergiler ise aynı sürede ödenecektir.
3.2. Türkiye’de sahip olunan
varlıklara ilişkin beyan ve verginin ödenmesi
Gelir
veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak
1/10/2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları
arasında yer almayan;
−
Para, altın, döviz,
−
Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları,
−
Taşınmazlar,
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren izleyen üçüncü ayın sonuna (2
Mart 2009 Pazartesi akşamına) kadar Yeni Türk Lirası değeriyle, Ek-5’te yer alan
beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi
dairelerine beyan edilebileceği gibi 340 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğinde belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda da beyan
edilebilecektir. Ancak, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerini
elektronik ortamda vermek zorunda olan mükellefler, Ek-5’te yer alan
beyannamelerini de 340 ve 346 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde
belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda elektronik ortamda vermek
zorundadırlar.
Vergi
dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri üzerinden vergi dairelerince % 5
oranında vergi tarh edilecektir. Bu şekilde hesaplanan vergi, tarhiyatın
yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir.
3.3. Şirketlerin kanuni temsilcileri,
ortakları veya vekilleri adına görünen varlıkların durumu
Şirketlerin kanuni temsilcileri, ortakları ya da şirket veya şirketin
ortakları adına Kanun kapsamına giren varlıkları 1/10/2008 tarihinden önce
yetkili kuruluşlarca düzenlenen bir vekalet veya temsil sözleşmesine istinaden
değerlendirmeye yetkili olanların, bu tarih itibarıyla sahip oldukları ve yurt
dışında bulunan varlıklarının, Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde şirket
adına bildirim ve beyana konu edilerek Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki
banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi ya da
Türkiye’de bulunan ancak 1/10/2008 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında
işletmenin özkaynakları arasında yer almayan varlıklarının Tebliğde yapılan
açıklamalar çerçevesinde şirket adına beyan edilerek süresi içinde sermaye
artırımında kullanılması halinde, bu varlıklara ilişkin olarak şirketin Kanun
hükümlerinden yararlanabilmesi mümkün olacaktır.
Şirket
veya şirket ortaklarına ait olduğu halde yukarıda belirtilenler dışındaki
kişilerce tasarruf edilen varlıkların Kanun hükümleri çerçevesinde şirket adına
bildirim veya beyana konu edilebilmesi ve Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle
yapılacak inceleme esnasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket
ortaklarına ait olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.
3.4. Varlıkların bildirim ve beyan
değeri
Gerek
yurt dışında gerekse Türkiye’de bulunan varlıkların, vergi dairelerine beyan
edilmesi ile banka veya aracı kurumlara bildirilmesinde ya da yasal defterlere
kaydedilmesinde, bu varlıkların rayiç bedelinin Yeni Türk Lirası karşılığı esas
alınacaktır.
Rayiç
bedel, söz konusu varlıkların sahiplerince bildirim veya beyan tarihi itibarıyla
belirlenen alım-satım bedeli olup bu bedelin gerçek durumu yansıtması
gerekmektedir.
Döviz
ve döviz cinsinden varlıklarda T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru dikkate
alınarak Yeni Türk Lirası karşılığı beyana ve bildirime konu edilecektir.
3.5. Bildirilen veya beyan edilen
varlıkların yasal defter kayıtlarına intikal
ettirilmesi
1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan varlıklardan
bildirilen veya beyan edilen varlıklar, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan
mükelleflerce, istenilmesi halinde, yasal defterlere kaydedilebilecektir.
Türkiye’de bulunan; ancak, 1/10/2008 tarihi itibarıyla gelir veya
kurumlar vergisi mükelleflerince yasal defter kayıtlarında işletmelerin
özkaynakları arasında yer almayan varlıklarda ise Vergi Usul Kanunu uyarınca
defter tutma yükümlülüğü bulunan mükelleflerin söz konusu varlıkları yasal
defterlere kaydetmeleri zorunludur.
3.5.1. Yurt dışında sahip olunan
varlıkların kayıtlara intikali
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri
uyarınca yasal defterlerine kaydettikleri kıymetleri için pasifte özel fon
hesabı açacaklardır. Söz konusu hesap sermayenin cüz’ü addolunacak ve sermayeye
ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacaktır. Fon hesabında tutulan bu
tutarlar, işletmenin tasfiye edilmesi halinde vergilendirilmeyeceği gibi Gelir
Vergisi Kanununun 81 inci maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci
maddeleri uyarınca gerçekleşecek devir ve bölünme hallerinde de
vergilendirilmeyecektir.
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter
tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir.
Gelir
veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal
defterlere kaydedilen bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde gelir unsuru
olarak dikkate alınmayacaktır.
Söz
konusu varlıklar, banka veya aracı kurumlara bildirilen ya da vergi dairelerine
beyan edilen ve beyan tarihi itibarıyla belirlenen Yeni Türk Lirası karşılığı
değerleriyle kaydedilebilecektir.
3.5.2. Türkiye’de sahip olunan
varlıkların kayıtlara intikali
3.5.2.1. Bilanço esasına göre
defter tutan mükelleflerce yapılacak işlemler
Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi
mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak, 1/10/2008 tarihi
itibarıyla yasal defter kayıtlarında işletmelerin özkaynakları arasında yer
almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile
taşınmazların, yasal defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.
Bu
çerçevede, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin taşınmazlar dışındaki
varlıklarını, öncelikle banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları
gerekmektedir. Bu şekilde banka veya aracı kurumlara yatırılarak varlığı
ispatlanan varlıkların, bu tutarlar üzerinden yasal defterlere kaydedilmesi
mümkün olacaktır. Vergi dairelerine beyan edilen taşınmazlar ise yasal
defterlere, vergi dairelerine beyan edilen değeriyle kayıt
edilecektir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, Kanun hükümlerine göre
yasal defterlerine kaydettikleri varlıklar için pasifte özel bir fon hesabı
açacaklardır. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunacak ve beyan tarihinden
itibaren altı ay içinde sermayeye ilave edilecektir.
Gelir
veya kurumlar vergisi mükelleflerince yukarıda yapılan açıklamalara göre yasal
defterlere kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru
olarak dikkate alınmayacaktır.
3.5.2.2. Serbest meslek kazanç
defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerce yapılacak
işlemler
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter
tutan mükelleflerin, taşınmazlar dışındaki varlıklarını öncelikle banka veya
aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir. Bu şekilde banka veya
aracı kurumlara yatırılarak varlığı ispatlanan varlıklar ile taşınmazların,
beyan edilen değerleri üzerinden serbest meslek kazanç defteri ile işletme
hesabı defterine kayıt edilmesi gerekmektedir.
Bu
varlıklar dönem kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate
alınmayacaktır.
3.5.2.3. Defter tutma yükümlülüğü
bulunmayanlar tarafından yapılacak işlemler
Defter
tutma yükümlülüğü bulunmayanların, beyan ettikleri taşınmazlar dışındaki
varlıklarını, banka veya aracı kurumlardaki hesaplara yatırmaları gerekmektedir.
Anılan mükellefler için başka bir şart aranmayacaktır.
3.6. Gider ve amortisman uygulaması
Tebliğin, “3.1” ve “3.2” bölümlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde
ödenen vergilerin, hiçbir suretle gelir veya kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak dikkate alınması ya da başka bir vergiden mahsup
edilmesi mümkün değildir.
Bildirilerek veya beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal
ettirilen taşınmazlar hakkında 213 sayılı Kanunda yer alan amortismanlara
ilişkin hükümler uygulanmayacaktır.
İşletmeye kaydedilen bu varlıkların daha sonra elden çıkarılmasından
doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gelirin veya
kurum kazancının tespitinde gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.
4. Yurt Dışında Sahip Olunan
Varlıkların Türkiye’ye Getirilmesi
Kanun
kapsamında beyan edilen veya bildirilen söz konusu
varlıkların;
−
1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında bulunduğunun,
−
Gerçek veya tüzel kişilerce sahip olunduğunun
tevsik
edilmesi kaydıyla taşınmazlar dışındaki varlıkların beyan veya bildirim
tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki
banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi gerekmektedir.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bildirim veya beyandan önce Türkiye’ye
getirilen ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılan bir hesaba
transfer edilen varlıklara ilişkin olarak Kanunda öngörülen sürede bildirim veya
beyanda bulunulması ve diğer şartların da yerine getirilmesi kaydıyla Kanun
hükümlerinden yararlanılabilecektir.
Bu
koşulların gerçekleşmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra
hükmünden yararlanılması mümkün değildir.
Bu
nedenle, söz konusu varlıkların 1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında
bulunduğunun, bu varlıklara yurt dışında sahip olunduğunun ve ilgili (kambiyo,
gümrük, yabancı sermaye gibi) mevzuat çerçevesinde Türkiye’ye getirildiğinin
kanaat verici belgelerle ispat yükümlülüğü mükelleflere ait
olacaktır.
5. Bildirim ve Beyanın Vergi
İncelemesi Karşısındaki Durumu
5.1. İnceleme ve tarhiyat
yapılmayacak haller
Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca,
−
Gerçek veya tüzel kişilerce, 1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip
olunan varlıklardan Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar,
−
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan
edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen varlıklar
nedeniyle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle
vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacaktır.
Buna
göre, yurt içinde ve yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana
konu edilenler ile ilgili olarak 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin,
bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı
yapılması söz konusu olmayacaktır.
5.2. Kapsama girmeyen inceleme ve
tarhiyatlar
1/1/2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanunun yürürlük
tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri ile 1/1/2008 tarihinden sonraki
dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkrası hükmü kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Vergi
incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde; işe başlama tutanağının
düzenlenmesi, vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi, yasal
defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması veya matrah tesisine
yönelik tutanak düzenlenmesi ya da yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere
vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması durumunda, vergi
incelemesine başlanıldığı kabul edilecektir.
Bu
çerçevede, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanunun yürürlük
tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları
üzerinden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve bulunan matrah farklarından, bu Kanun
kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların mahsup
edilmesi söz konusu olmayacaktır.
5.3. Bildirim ve beyan dışındaki
nedenlerle yapılacak incelemelere ilişkin tarhiyatlar ve mahsup
Kanun
kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi
incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma
değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, Kanun kapsamında
bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, inceleme esnasında vergi incelemesine yetkili olanlar, bu Kanun
kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarları mahsup etmek suretiyle vergi
inceleme raporlarını tanzim edeceklerdir.
Vergi
incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin
olarak Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol
edeceklerdir.
5.3.1. Bildirim ve beyan dışındaki
nedenlerle yapılacak incelemelerde aynı fiilden kaynaklanan tarhiyatlar ve
mahsup
Diğer
nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde aynı fiilden kaynaklanan matrah farkı
bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar bu
matrah farkından mahsup edileceğinden, mahsup tutarı kadar gelir, kurumlar veya
katma değer vergisi tarhiyatı önerilemeyecektir.
Diğer
taraftan, geçici vergiler yıllık gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilmek
üzere alınmakta olup mahsup dönemi geçtikten sonra önerilen geçici vergi
tarhiyatlarında geçici verginin aslı aranmamakta, ceza ve faizleri aranmaktadır.
Dolayısıyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah
farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu
vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer
indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına
yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır.
Örnek 1: Giyim imalatı ve satışı ile
uğraşan (X) A.Ş. yurt dışında sahip olduğu 500.000 YTL karşılığı dövizi bu Kanun
kapsamında 15/12/2008 tarihinde (Y) Bankasına bildirerek, söz konusu tutarı
açılan mevduat hesabına yatırmıştır. Anılan kurum hakkında bildirim veya beyan
dışındaki nedenlerle 2007 yılına ilişkin olarak yapılan vergi incelemesi sonucu
belgesiz mal satışı nedeniyle kurumlar vergisi, geçici vergi ve katma değer
vergisine konu 800.000 YTL matrah farkı bulunmuştur.
Bu
durumda, inceleme esnasında öncelikle bulunan 800.000 YTL’lik matrah farkından
bu Kanun kapsamında bildirilerek yurda getirilen 500.000 YTL mahsup edilecek ve
kalan tutar olan 300.000 YTL üzerinden kurumlar vergisi, geçici vergi ve katma
değer vergisi tarhiyatı önerilecektir.
5.3.2. Bildirim ve beyan dışındaki
nedenlerle yapılacak incelemelerde ayrı fiillerden kaynaklanan tarhiyatlar ve
mahsup
Diğer
nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde ayrı fiillerden kaynaklanan matrah
farklarının bulunması halinde ise Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen
tutarlar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi yönünden bulunan her bir
matrah farkından ayrı ayrı mahsup edilecektir. Bu mahsup esnasında, bildirilen
veya beyan edilen tutarların bulunan matrah farkları toplamından küçük olması
halinde, bu tutarın vergi türüne isabet eden matrah farkı ile oranlanması
suretiyle mahsup işlemi gerçekleştirilecektir.
Örnek 2: (K) Ltd. Şti. Türkiye’de sahip olduğu 400.000 YTL
değerindeki taşınmazını 18/12/2008 tarihinde beyan ederek yasal defter
kayıtlarına intikal ettirmiş ve fon hesabına aldığı söz konusu tutarı da
süresinde sermayeye ilave etmiştir. Anılan kurum ile ilgili olarak bildirim veya
beyan dışındaki nedenlerle 2007 dönemi için 2011 yılında yapılan inceleme sonucu
şirketin satışlarının bir kısmını düşük bedelli fatura düzenlemek suretiyle
kayıt dışı bıraktığı tespit edilmiş, kayıt dışı bırakılan hasılat nedeniyle
300.000 YTL kurumlar vergisi ve katma değer vergisi matrah farkı tespit
edilmiştir. Ayrıca şirketin verdiği borçla ilgili tahsil ettiği faiz geliri
üzerinden hesaplanan katma değer vergisi tutarlarını da kayıtlarına intikal
ettirmediği için 200.000 YTL katma değer vergisi matrah farkı bulunmuştur.
Bu
durumda, inceleme sonucunda bulunan kurumlar vergisi ve katma değer vergisi
matrah farklarından, bu Kanun kapsamında beyan edilen 400.000 YTL orantılı bir
şekilde mahsup edilecektir. Dolayısıyla, 400.000 YTL’nin
{[300.000/(300.000+200.000)]x400.000=} 240.000 YTL’si kayıt dışı bırakılan
hasılat nedeniyle bulunan (aynı fiilden kaynaklanan) kurumlar vergisi ve katma
değer vergisi matrah farkından, {[200.000/(300.000+200.000)]x400.000=} 160.000
YTL’si ise diğer nedenle bulunan (ayrı fiilden kaynaklanan) katma değer vergisi
matrah farkından mahsup edilecektir. Bunun sonucunda, 60.000 YTL matrah farkı
üzerinden kurumlar ve katma değer vergisi, 40.000 YTL matrah farkı üzerinden de
katma değer vergisi tarhiyatı önerilecektir.
Öte
yandan, Kanun kapsamında beyana konu edilen tutarın 700.000 YTL olması halinde,
inceleme esnasında bulunan matrah farklarından bu Kanun kapsamında bildirilen
700.000 YTL’nin (300.000+200.000=) 500.000 YTL’si doğrudan mahsup edilecektir.
Dolayısıyla, matrah farkı oluşmadığından herhangi bir tarhiyat önerilmeyecektir.
Bildirilen tutardan arta kalan 200.000 YTL ise daha sonra herhangi bir nedenle
yapılacak vergi incelemelerinde bulunacak matrah farklarından mahsup
edilebilecektir.
5.4. Ortaklar cari hesabında yer alan
borçların durumu
İşletmelerin bilançolarında, ortaklar cari hesabında yer alan ortaklara
borç tutarlarının Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bankalara
işletme adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç
tutarları bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebilecek ve
süresinde sermayeye ilave edilebilecektir. Bu durumda, beyan edilen tutarlar da
Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilecektir.
5.5. Vergi farkları ve diğer
vergiler
Kanun
kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi
incelemesi yapılması halinde matrah farkından mahsup uygulaması, gelir, kurumlar
ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır.
Dolayısıyla, mükelleflerin gelir, kurumlar ve katma değer vergisine
ilişkin vergi farkları ve haksız iadeden kaynaklanan tarhiyatlar ile bu vergiler
dışındaki diğer vergilere yönelik yapılacak inceleme ve tarhiyatlar bu kapsamda
değerlendirilmeyecektir.
5.6. Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için öngörülen
şartlar
5.6.1. Yurt dışında sahip olunan varlıklara
ilişkin şartlar
Yurt
dışında sahip olduğu varlıkları banka veya aracı kurumlara bildiren veya vergi
dairelerine beyan eden gerçek veya tüzel kişilerce, söz konusu varlıkların
1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında bulunduğunun ve sahibi olunduğunun
kanaat verici vesikalarla tevsik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yurt dışında
bulunduğu ve sahip olunduğu bildirilen varlıkların, bildirim veya beyan
tarihinden itibaren bir ay içerisinde Türkiye’ye getirilmesi veya bu sürede
Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi
gerekmektedir.
Dolayısıyla,
−
Banka veya aracı kurumlara bildirildiği veya vergi dairelerine beyan edildiği
halde, 1/10/2008 tarihi itibarıyla yurt dışında bulunduğu ve sahibi olunduğuna
ilişkin kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen varlıklar nedeniyle,
− Yurt
dışında bulunduğu ve sahip olunduğu bildirilen veya beyan edilen para, döviz,
altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının, beyan veya bildirim
tarihinden itibaren bir ay içerisinde Türkiye’ye getirilmemesi veya bu sürede
Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer
edilmemesi nedeniyle
Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacaktır.
5.6.2. Türkiye’de sahip olunan varlıklara
ilişkin şartlar
5.6.2.1. Bilanço esasına göre
defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri
Bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi
mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar dışındaki
varlıklara ilişkin tutarların banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara
yatırılmak suretiyle yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi ve beyan
tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir.
Herhangi bir nedenle, belirlenen süre içerisinde söz konusu varlıklara
ilişkin tutarların sermayeye ilave edilmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin
beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacaktır.
5.6.2.2. Serbest meslek kazanç
defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan
mükellefler
Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter
tutan mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilen taşınmazlar
dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlardaki hesaplara
yatırılması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı
kurumlara yatırılmaması ve yasal defter kayıtlarına intikal ettirilmemesi
halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra hükmünden
yararlanılamayacaktır.
Defter
tutma yükümlülüğü bulunmayan mükelleflerce Türkiye’de sahip olunan ve beyan
edilen taşınmazlar dışındaki varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı
kurumlardaki hesaplara yatırılması gerekli olup, bu Kanun hükümlerinden
faydalanılabilmesi için başkaca bir şart aranmayacaktır.
Dolayısıyla, söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı
kurumlara yatırılmaması halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkra
hükmünden yararlanılamayacaktır.
6. Kanun Kapsamında Yapılacak
Taleplerin Yerine Getirilme Zorunluluğu
İlgili
kurum ve kuruluşlar, gerçek veya tüzel kişilerin Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca
yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmek zorundadırlar. Ancak,
banka veya aracı kurumlara bildirimi yapılan varlıklara ilişkin bildirim değeri
üzerinden %2 oranında hesaplanan tutarın ödenmemesi durumunda, banka veya aracı
kurumların söz konusu bildirimi alma zorunluluğu bulunmamaktadır.
7. Yurt Dışından Elde Edilen
Kazançlara İlişkin İstisna Uygulaması
Kanunun geçici 1 inci maddesi ile yurt dışında elde edilen bazı
kazançlar, gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.
7.1. İstisna uygulamasından
yararlanacak olanlar
İstisna uygulamasından Türkiye’de tam mükellef olarak vergilendirilen
gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (Serbest bölgelerde faaliyet gösteren
mükellefler dahil), bu kazançlarını Türkiye’ye transfer etmeleri şartıyla
yararlanabileceklerdir.
7.2. İstisna kapsamında bulunan
yurt dışı kazançları
İstisna kapsamına;
−
Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak
hisselerinin satışından doğan kazançlar,
−
Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde edilen iştirak
kazançları,
− Yurt
dışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen ticari
kazançlar,
girmektedir.
30/4/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde edilen bu kazançlar ile
kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan ve
31/10/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar elde edilen kazançlar da bu istisna
kapsamındadır.
7.3. İstisna uygulamasının
şartları
Madde
kapsamına giren ve yurt dışından elde edilen kazançlara ilişkin istisna
uygulamasından yararlanılabilmesi için;
- Yurt
dışı iştirak kazancı ile yurt dışı iştirak hissesi satış kazancının ya da yurt
dışı şube kazancının 31/5/2009 tarihine kadar,
-
Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan
kazancın ise 31/10/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş
olması
gerekmektedir.
Bu
kazançların ilgili mevzuat çerçevesinde Türkiye’ye getirildiği, mükelleflerce
kanaat verici belgelerle ispat edilecektir.
7.4. İstisna uygulamasına konu
yurt dışı kazançların beyanı
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2008 tarihine kadar
elde edilen ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen yurt dışı
iştirak kazançları ve yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından
sağlanan kazançlar 2008 yılına ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar
vergisi beyannamelerinde gelire veya kurum kazancına dahil edilmek ve
beyannamelerin ilgili satırında gösterilmek suretiyle vergiden istisna
edilebilecektir.
1/1/2009 tarihinden itibaren, 30/4/2009 (bu tarih dahil) tarihine kadar
elde edilen ve 31/5/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen yurt dışı
iştirak kazançları ve yurt dışı iştirak hissesi satış kazançları 2009 yılı için
verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan edilerek
istisnaya konu edilebilecektir.
Yurt
dışında bulunan işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla elde edilen şube
kazançları takvim yılının son günü itibarıyla kesin olarak tespit edileceğinden,
sadece 2008 yılına ilişkin olarak elde edilen bu türden kazançlar 2008 yılında
geçici vergi dönemleri itibarıyla geçici vergi beyanına konu edilmiş olsa dahi,
31/5/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmek şartıyla, 2008 yılına
ilişkin verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire
veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında
gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir.
Aynı
şekilde kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonra gerçekleşen tasfiyelerinden doğan ve 31/10/2009 (bu tarih
dahil) tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilen kazançları da ilgili olduğu
dönemler itibarıyla yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde gelire
veya kurum kazancına dahil edilmek ve beyannamelerin ilgili satırında
gösterilmek suretiyle istisnaya konu edilecektir.
Kanunun yürürlüğe girdiği 22/11/2008 tarihinden önce elde edildiği halde
kayıtlara intikal ettirilmeyen ve beyan dışı bırakılan iştirak kazançları,
iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, yurt dışı şube
kazançları ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce elde edilen yurt dışı
tasfiye kazançları ile ilgili olarak bu istisna hükmünden yararlanılması mümkün
bulunmamaktadır. Ancak, söz konusu kazançların Kanunun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen hükümden yararlanarak Türkiye’ye getirilme imkanı
bulunmaktadır.
Tebliğ
olunur.
1 22/11/2008
tarihli ve 27062 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.