Bilindiği gibi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu[1] 
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş ve anılan Kanunun bazı maddelerinin 
uygulamasına ilişkin olarak 437 Seri No.lu Tahsilat 
Genel Tebliğinde[2] 
gerekli açıklamalar yapılmıştır. 
19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazetede 
yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik 
Yapılmasına İlişkin Kanun ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun bazı maddelerinde 
değişiklik yapılmıştır.  
5560 sayılı Kanunla 5326 
sayılı Kanunda yapılan değişiklik neticesinde idari para cezalarının 
uygulamasına yönelik aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüş ve 
uygulamanın tek bir tebliğde düzenlenmesi amacıyla 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların ilgili 
bölümleri de bu tebliğe alınmıştır.  
I - KABAHATLER KANUNU KAPSAMINA GİREN İDARİ PARA 
CEZALARI 
 
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 2 nci maddesi ile Kabahat; kanunun, karşılığında idari 
yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmış, 16 ncı maddesi ile de kabahatler karşılığında uygulanacak idari 
yaptırımlar; idari para cezası ve idari tedbirler olarak tasnif edilmiştir. 
Anılan madde idari tedbirleri mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda 
yer alan diğer tedbirler olarak tanımlamıştır.  
5560 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile 5326 sayılı 
Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş ve madde metni;  
“(1) Bu Kanunun; 
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin 
hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması 
halinde, 
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya 
mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller 
hakkında, 
uygulanır.” şeklinde 
düzenlenmiştir. 
Yapılan düzenleme ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 
genel kanun olma niteliği korunmakta, sadece idari para cezalarının düzenlendiği 
özel kanunlarda belirlenmiş olan kanun yollarının uygulanması saklı 
tutulmaktadır. Dolayısıyla, idari para cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun 
yoluna ilişkin özel bir düzenleme bulunması halinde bu hükümler uygulanacaktır. 
 
Buna göre, 5326 sayılı Kanunun kanun yolu dışındaki diğer 
genel hükümleri tüm idari para cezaları hakkında uygulanacak, idari para 
cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin özel bir düzenlemenin 
bulunmaması halinde 5326 sayılı Kanunun idari yaptırım kararlarına karşı 
getirdiği kanun yoluna ilişkin hükümleri de uygulanacaktır. 
 
Bu itibarla, idari yaptırım kararlarında bulunması 
gereken hususlar, kararların ilgililere tebliğ usulü, özel kanununda hüküm 
bulunmaması koşuluyla idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin 
hükümler (başvuru yolu ve süresi, itiraz yolu ve süresi), ödeme usulü, 
zamanaşımı, idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu idareleri gibi 
düzenlemeler genel hükümler olup, ilgili Kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi 
Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 
 
Diğer taraftan, 5326 sayılı Kanun hükümlerine aykırı 
hükümler getiren yeni Kanunların yürürlüğe girmesi halinde, yeni kanunla 
getirilmiş olan hükümlerin uygulanacağı tabiidir.  
1/6/2005 tarihinden önce işlenen kabahatler ile ilgili 
olarak bu tarihten sonra alınan idari yaptırım kararları sonucunda verilen idari 
para cezaları hakkında 5326 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. 
 
II - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL 
KİŞİLERİ 
 
5326 sayılı Kanuna göre cezalandırılması öngörülen 
fiillerin tespitini ve ceza verilmesini gerçekleştiren kamu tüzel kişileri ile 
bunların organlarının, haksızlığı tespit etme ve ceza verme yetkileri 
kanunlardan kaynaklanmaktadır.  
Kamu tüzel kişileri, görevleri gereği verecekleri idari 
para cezalarının uygulamasını, 5326 sayılı Kanunda yer alan genel esaslara bağlı 
kalarak yapacaklardır.  
Kamu tüzel kişilerinin görev alanları dikkate alınarak 
aşağıdaki şekilde tasnif edilmesi mümkündür. 
 
a) Devlet Tüzel 
Kişiliği: Devlet Tüzel Kişiliğini oluşturan kamu idareleri, genel bütçe 
kapsamındaki kamu idareleridir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol 
Kanununa[3] 
ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idareleri Devlet Tüzel Kişiliğini 
oluşturur. 
b) İdari Kamu 
Kurumları: Devlet Tüzel Kişiliğinin öteden beri yürüttüğü kimi hizmet ve 
faaliyetleri yerine getirmek üzere kanunla kurulmuş olan kamu tüzel kişileridir. 
Bu kamu idareleri 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (B) bölümünde yer 
alan özel bütçeli idarelerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, 
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü örnek olarak verilebilir.  
c) Mahalli 
İdareler: Mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş olan mahalli 
idareler; il özel idareleri, belediyeler ve köylerden oluşmaktadır.  
d) İktisadi Kamu 
Kurumları: İktisadi alanda faaliyette bulunmak için oluşturulan kamu tüzel 
kişileri, iktisadi kamu kurumları olup bu kurumlara T.C. Devlet Demir Yolları 
İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, 
Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. örnek 
olarak verilebilir.  
e) Sosyal Kamu 
Kurumları: Bu kurumlar, insanların sosyal haklarını ve güvenliklerini karşılamak 
ve sağlamak üzere oluşturulmuş olan kamu tüzel kişileridir. Bu kurumlar, 5018 
sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve 
Sosyal Güvenlik Kurumudur. 
 
f) Bilimsel Kamu 
Kurumları: Bu kurumlar, bilimsel, teknik ve kültürel alanlarda faaliyette 
bulunmak üzere oluşturulmuş olan tüzel kişiliklerdir. Bu kurumlara 5018 sayılı 
Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin (A) bölümünde yer alan özel bütçeli idareler 
örnek olarak gösterilebilir.  
g) Kamu Kurumu 
Niteliğindeki Meslek Kuruluşları: Bu kurumlar, belli mesleklere mensup 
insanların zorunlu olarak katıldıkları ve bağlı oldukları tüzel kişiliklerdir. 
Bu kurumlara, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, 
Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği örnek 
olarak gösterilebilir.  
h) Düzenleyici ve 
Denetleyici Kurumlar: Serbest piyasa ekonomisinde faaliyette bulunan 
işletmelerin, tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunması, piyasanın 
düzenlenmesi, denetlenmesi, piyasanın rekabet esasları çerçevesinde işler duruma 
getirilmesi ve bu çerçevede denetleyici ve gerekiyorsa yaptırımlar uygulayıcı 
bağımsız idari nitelikli kuruluşlardır. Bu kurumlara, 5018 sayılı Kanuna ekli 
(III) sayılı cetvelde yer alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Telekomünikasyon 
Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurumu ile Tütün, 
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu ile (III) sayılı 
cetvelde yer almayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Şeker Kurumu örnek teşkil 
etmektedir. 
Yukarıda yer verilen kamu tüzel kişiliği tasnifine dahil 
kamu tüzel kişileri ile bu tasnifte yer almayan diğer kamu tüzel kişilerine 
idari para cezası verme yetkisi kanunla verilmiş olması halinde, bu tüzel 
kişilerce verilecek idari para cezalarında 5326 sayılı Kanunla getiren genel 
esaslara uyulması gerekmektedir.  
5326 sayılı Kanun idari para cezası verme yetkisini 
Cumhuriyet Savcılarına ve Mahkemelere de vermiş olup bu merciiler tarafından 
verilen idari para cezaları hakkında da bu Tebliğde yapılan açıklamalara göre 
işlem yapılacaktır.  
III - İDARİ PARA CEZASI VERMEYE YETKİLİ OLAN KAMU TÜZEL 
KİŞİLERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER  
Kabahatler Kanunu uyarınca idari yaptırım olarak idari 
para cezası uygulayan idarelerce aşağıdaki açıklamalara göre işlem 
yapılacaktır.  
A - İdari Yaptırım Kararlarında Yer Alacak 
Bilgiler 
 
5326 sayılı Kanunun 25 inci maddesine göre idari yaptırım 
kararlarında;  
a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik 
ve adresinin,  
b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat 
fiilinin,  
c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün 
delillerin,  
d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin 
kimliğinin,  
e) Fiilin işlendiği yer ve zamanın,  
bulunması zorunludur. 
 
İdari yaptırım kararında, söz konusu bilgilerin yanı sıra 
idari para cezasının ödeme süresi, ödeme yeri, idari yaptırım kararına karşı 
kanun yolu (mercii ve süresi), indirimli ödeme hakkı, taksitlendirme talep etme hakkı, ödeme yapılmaması halinde 
uygulanacak müeyyideler ile tebliğ tarihi bilgilerine yer verilmesi 
gerekmektedir.  
İdari yaptırım kararlarına; kararın ilgilisine huzurda 
tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması halinde kararın verildiği esnada, 
7201 sayılı Tebligat Kanunu[4] 
hükümlerine göre tebliğ edilmesi halinde de idarede kalan nüshalara tebligatı 
müteakip tebliğ tarihi yazılacaktır.  
İdari yaptırım kararının idarede kalan nüshalarında, 5326 
sayılı Kanun hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihine de yer verilecektir. 
 
İdari yaptırım kararı uygulayan idarelerce hakkında idari 
para cezası verilen kişinin T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası da 
kararda gösterilecektir. 
 
İdari yaptırım kararlarını tutanak tanzimi suretiyle 
uygulayan idarelerce düzenlenecek tutanaklarda, idari yaptırım kararlarında 
bulunması gereken ve yukarıda açıklanan tüm bilgilere yer verilmesi, 
tutanakların seri ve sıra numaralarının birbirini takip eder şekilde 
bastırılması, görevli personele zimmetle teslim edilmesi, tutanakların iptal 
edilmesi gerektiğinde, iptal işlemlerinin tutanağın üzeri çizilmek ve iptal 
şerhi konulmak suretiyle gerçekleştirilmesi, tutanakların güvenliği konusunda 
gerekli özenin gösterilmesi icap etmektedir. 
 
B - İdari Yaptırım Kararlarının Tebliğ 
Usulü 
 
5326 sayılı Kanunun 26 ncı 
maddesinde,  
“(1) İdari yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat 
metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir 
şekilde belirtilir.  
(2) İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin 
huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara 
karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak 
bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan 
kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir 
örneği kişiye verilir.  
(3) Tüzel kişi hakkında verilen idari yaptırım kararları 
her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.” hükmü yer almaktadır.  
Bu hükme göre, idari yaptırım kararlarının ilgililere 
yukarıda belirtilen tebliğ usulüne göre tebliğ edilmesi zorunludur.  
C - İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi  
Kabahatler Kanununun 5560 
sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (4) numaralı 
fıkrasında “Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi 
gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre 
tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine 
gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen 
idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme 
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından 
tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel 
Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında 
özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.” hükmü yer 
almaktadır. 
Buna göre, genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari 
para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu 
cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesi gerekmektedir. 
 
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi 
gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 
idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. Ancak, bu idari 
para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümlerin dikkate 
alınacağı tabiidir. 
İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna 
başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son 
bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir aşamaya gelmesi, 
idari para cezasının kesinleşmesidir. 
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3 üncü 
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü nedeniyle idari para 
cezalarının düzenlendiği kanunlarda kanun yoluna ilişkin düzenlemenin bulunması 
halinde, bu düzenlemelerin uygulanması gerektiğinden, idari para cezalarının 
kesinleşmesi aşağıdaki şekilde olacaktır.  
1) Kabahatler 
Kanununa Göre İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: 5326 sayılı Kanunun 27 ila 31 
inci maddelerinde idari yaptırım kararlarına karşı başvuru yolu, başvurunun 
incelenmesi, itiraz yolu, vazgeçme ve kabul ile masrafların ve vekalet ücretinin 
ödenmesi hususları düzenlenmiştir.  
Söz konusu hükümlere göre, idari yaptırım kararları; 
 
i) Kararın 
ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde sulh ceza mahkemesine 
başvurulmadığı takdirde bu sürenin bitiminde,  
ii) Kanuni 
süresinde sulh ceza mahkemesine başvurulması halinde,  
- Sulh ceza mahkemesinin kararına itiraz edilmemiş ise 
kararın taraflara tebliğini takip eden 7 nci günün 
bitiminde,  
- 2.000,-YTL’ye kadar (bu tutar 
dahil) idari para cezalarına ilişkin sulh ceza mahkemesinin karar 
tarihinde,  
iii) Sulh ceza 
mahkemesi kararına ya da mahkemeler tarafından verilen 
idari yaptırım kararlarına karşı ağır ceza mahkemesine itiraz edilmesi halinde 
itiraz üzerine verilen karar tarihinde, 
 
kesinleşmektedir. 
 
iv) Kabahatler 
Kanunun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla 
eklenen; 
- (6) numaralı fıkra ile soruşturma konusu fiilin suç 
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve 
kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmesi halinde idarî yaptırım 
kararına karşı başvurunun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara karşı 
yapılacak itirazı inceleyen itiraz merciinde inceleneceği hükme bağlandığından, 
 
- (7) numaralı fırka ile kovuşturma konusu fiilin suç 
değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi ve 
fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna 
gidilmesi halinde, idarî yaptırım kararına karşı itirazın da beraat kararını 
inceleyen mercide inceleneceği hükme bağlandığından,  
bu durumlarda kesinleşme kanun yollarının tüketilmesine 
bağlı olarak belirlenecektir. 
v) Kabahatler 
Kanununun 27 nci maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen 
(8) numaralı fıkrasında ise idarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında 
aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da 
verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık 
iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde 
görüleceği düzenlenmiş olduğundan, bu kapsamdaki idari yaptırım kararları idari 
yargılama sürecine bağlı olarak kesinleşecektir. 
2) Kanun Yolu 
Saklı Tutulan Hallerde İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi: İdari para cezasına 
yönelik Kabahatler Kanununun hükümleri dışında kanun yolu öngörülmesi halinde, 
ilgili kanunlarında yer verilen kesinleşme nedenlerine bağlı olarak idari para 
cezaları kesinleşecektir.  
D - İdari Para Cezalarının Gelir Kaydı ve 
Tahsili 
 
Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanun ile 
değişik 17 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı 
fıkralarında;  
“(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu 
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer 
alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili 
kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile 
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları 
Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler 
tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer 
kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili 
kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. 
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi 
kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması 
halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl 
içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin 
zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının 
tamamı tahsil edilir. 
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi 
gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre 
tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine 
gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen 
idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme 
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından 
tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel 
Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında 
özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.” hükmü yer 
almaktadır. 
Söz konusu hükümlerin incelenmesinden de görüleceği gibi, 
5560 sayılı Kanunla idari para cezalarının gelir kaydedileceği yer, tahsilata 
yetkili merci ve tahsil usulleri değiştirilmiş, belirtilen unsurlar idari para 
cezaları itibarıyla farklı belirlenmiştir.  
1 - İdari Para 
Cezalarının Gelir Kaydı 
5560 sayılı Kanun ile 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikle idari para cezalarının 
gelir kaydının, idari para cezasını veren kamu idaresi ve bütçeler itibarıyla 
yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 
Buna göre; 
- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu 
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer 
alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili 
kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile 
Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları 
genel bütçeye, 
- Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli 
idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi 
bütçelerine, 
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek 
kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para 
cezaları, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, genel 
bütçeye, 
gelir kaydedilecektir.  
2 - İdari Para 
Cezalarının Tahsil Usulü ve Tahsile Yetkili Merci 
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinde idari para cezalarının tahsil usulü; idari 
para cezasını veren kamu idaresi ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlara 
göre belirleneceği hüküm altına alınmıştır. 
Buna göre; 
- Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken 
idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, Maliye Bakanlığınca 
belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil 
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine, 
- Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli 
idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili 
kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, 6183 sayılı Kanun hükümlerine, 
 
- Kamu kurumu niteliğindeki meslek 
kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen 
ve; 
a) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi 
gerekmeyen idarî para cezaları kendileri tarafından, ilgili kanunlarında özel 
hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere, 
b) Genel bütçeye gelir kaydedilmesi 
gerekenler ise özel bir belirleme yapılmamış olması halinde Maliye Bakanlığınca 
belirlenecek tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun 
hükümlerine, 
göre takip ve tahsil 
edilecektir. 
Genel hükümlere göre takip ve tahsil 
edileceği belirtilmiş olan idari para cezaları süresinde ödenmediği takdirde, 
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa[5] 
göre takip edilecektir.  
Tebliğin bu bölümünün “3- Ödeme Zamanı ve 
Yeri” alt bölümü, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecek 
idari para cezalarına yönelik açıklamaları içermektedir.  
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre 
takip ve tahsil edilecek idari para cezalarında ise ilgili mevzuat hükümlerinin 
uygulanacağı tabiidir. 
3 - Ödeme Zamanı ve Yeri  
Ödeme Zamanı  
5326 sayılı Kanunda idari para cezalarının ödeme süresine 
ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu husus dikkate alındığında, 
idari para cezalarının ödeme süresi, ilgili kanunlarında düzenlenen hallerde bu 
sürelerdir.  
İdari para cezalarının ilgili kanunlarında ödeme zamanı 
gösterilmemiş ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 
37 nci maddesine göre ödeme süresinin tayini 
gerekmektedir.  
Buna göre, özel kanunlarında ödeme süresi belirtilmemiş 
idari para cezalarının, Kabahatler Kanununun 26 ncı 
maddesine göre ilgilisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde 
ödenmesi gerektiğinden, idari yaptırım kararını veren kamu tüzel kişilerince 
idari yaptırım kararlarında “ödemenin 1 ay içinde yapılması gerektiği” hususu 
belirtilecektir.  
Ödeme Yeri  
Tebliğin bu bölümünün “1- İdari Para Cezalarının Gelir 
Kaydı” başlıklı alt bölümünde idari para cezalarının gelir kaydedileceği kamu 
idareleri belirlenmiştir. İdari para cezalarının ödeme yeri de gelir 
kaydedilecek kamu idaresine göre farklılık göstermektedir. 
Bu bölümde yapılan açıklamalar genel bütçeye gelir 
kaydedilecek idari para cezalarının ödeme yerini belirlemekte olup, genel 
bütçeye gelir kaydedilmeyecek idari para cezalarının ödeme yeri ise ilgili 
mevzuatına göre belirlenecektir.  
Bu itibarla, genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para 
cezalarının, idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ve sonra olmak 
üzere ödeme yeri aşağıda belirtilmiştir. 
 
a) İdari Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Önce 
Ödeme Yeri 
 
İdari yaptırım kararı veren idareler; idari para 
cezalarını, kanuni ödeme süresi içinde ya da idari 
yaptırım kararlarının kesinleşmesinden önce ödemek isteyen kişilerden tahsil 
edecek ve tahsil ettiği tutarları Hazine hesaplarına aktaracaktır.  
İdari yaptırım kararları genel bütçe kapsamındaki kamu 
idareleri tarafından verilmiş ise söz konusu cezalar, muhasebe yetkilisi 
mutemetleri ve muhasebe birimleri (merkez muhasebe birimi, mal müdürlükleri ve 
defterdarlık muhasebe müdürlükleri) vasıtasıyla tahsil edilecektir. Genel bütçe 
kapsamındaki kamu idarelerinin bankalar aracılığı ile tahsilat yetkisi bulunması 
halinde bu idarelerin banka hesaplarına da ödeme yapılacaktır.  
Mahkemeler, Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna 
ekli (III) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerince verilen idari para 
cezaları ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu[6], 
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu[7] 
ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında 
Kanuna[8] 
göre verilen idari para cezaları kesinleşmeden önce muhasebe yetkilisi 
mutemetlerine ve vergi dairelerine veya vergi daireleri adına tahsilat yetkisi 
bulunan bankalara ya da posta idaresine ödenecektir. 
 
İdari yaptırım kararları 5018 sayılı Kanuna ekli (II) 
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli kamu idareleri, kamu kurumu niteliğindeki 
meslek kuruluşları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve 
genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezaları, bu idarelerin 
ilgili muhasebe birimlerine veya görevlendirilen personeline ya da banka hesaplarına ödenebilecektir.  
Gerek 5326 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 
gerekse bu Kanunda değişiklik yapan 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 
tarihten önce yapılan düzenlemeler nedeniyle kanuni ödeme süresi içinde vergi 
dairelerine ödenen para cezaları, bu bölümün üçüncü paragrafında belirtilenler 
hariç olmak üzere, bundan böyle kanuni ödeme süresi ve kararın kesinleşmesi 
süresi içerisinde idari yaptırım kararı veren idarelere ödenecektir.  
b) İdari 
Yaptırım Kararlarının Kesinleşmesinden Sonra Ödeme Yeri  
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi üzerine 
ödemeler, ilgili vergi dairesinin hesabının bulunduğu bankalara veya vergi 
dairelerine yapılacaktır. 
 
Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen idari 
para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini müteakip tahsil 
için; borçlu gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş 
merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi 
bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine 
gönderilecektir. Ancak, 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer alan 
kamu idarelerince verilen ve ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ödenmeyen 
idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararları ise kararların 
kesinleşmesini müteakip tahsil için borçlunun gelir veya kurumlar vergisi 
yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gönderilecektir. 
6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere 
vergi dairesine gönderilen idari para cezalarına karşılık idarelerce tahsilat 
yapılmayacaktır. Ancak, tahsil edilmek üzere vergi dairelerine gönderilmiş olan 
idari para cezalarına yönelik tahsilat yapılması halinde,  önceden gönderilen idari yaptırım kararı ile 
ilgisi sağlanmak suretiyle tahsil edilen tutarlar vergi dairesine 
bildirilecektir.  
İdari yaptırım kararı veren idareler, kanuni ödeme süresi 
içerisinde ya da kararların kesinleşmesinden önce 
yaptıkları tahsilatların dayanağı olan idari para cezası 
kararlarını/tutanaklarını vergi dairelerine göndermeyeceklerdir.  
4 - İndirim Uygulaması  
5326 sayılı Kanunun 17 nci 
maddesinin (6) numaralı fıkrasında “Kabahat dolayısıyla idari para cezası veren 
kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilatını derhal 
kendisi gerçekleştirir. İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen 
kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı 
kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.” hükmü yer almaktadır.  
Anılan hüküm ile yapılan düzenleme;  
1 - İdari para cezasını veren kamu görevlisine, para 
cezasının verildiği anda ödeyen kişilerin yaptığı ödemelerde indirim 
uygulanacağı,  
2 - İdari para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce 
ödeyen kişilerin indirim hakkından yararlanacağı,  
yönündedir. 
 
İdari para cezasının indirimli olarak ödenebilmesi için 
ödemenin kanun yoluna başvurmadan önce yapılması zorunlu olduğundan, indirim; 
 
- kanun yolu 5326 sayılı Kanunda düzenlenen hükümlere 
göre belirlendiği hallerde idari yaptırım kararının tebliğ tarihinden itibaren 
geçecek 15 günlük başvuru süresi, mahkemeler 
tarafından verilen idari yaptırım kararlarında ise kararın tebliğ tarihinden 
itibaren geçecek 7 günlük itiraz 
süresi, 
- kanun yolu 5560 sayılı Kanunla değişik 5326 sayılı 
Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü 
uyarınca idari para cezasının düzenlendiği kanundaki kanun yolu olması halinde, 
bu kanunlarda yer alan dava açma süresi, 
içinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.  
Bununla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği 
kanunlarda 7 gün, 15 gün, 30 gün gibi ödeme süreleri bulunmakta, ödeme süresi 
ilgili kanununda yer almayan idari para cezaları da 6183 sayılı Kanunun 37 nci maddesine göre yapılan tebligatı müteakip bir ay içinde 
ödenmektedir.  
Peşin ödeme indirimi, amme alacağının kanuni ödeme süresi 
geçtikten sonra uygulanamayacağından, dava açma 
süresinden daha az ödeme süresi olan para cezaları için indirim, ödeme süreleri 
içerisinde yapılan ödemelerle sınırlı olacaktır. Buna karşın, kanuni ödeme 
süresi dava açma süresini aşan para cezalarında ise peşin ödeme indirimi dava 
açma süresi içerisinde yapılan ödemelere uygulanacak, bu süreden sonra yapılan 
ödemelerde ise peşin ödeme indirimi uygulanmayacaktır.  
Örneğin, ödeme süresi ilgili kanununda 30 
gün olarak tayin edilmiş olan idari para cezasının kanun yoluna yönelik bir 
düzenlemenin bulunmaması durumunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanununa bağlı olarak 
kanun yolu hükümleri uygulanacağından, peşin ödeme indirimi kanun yoluna başvuru 
süresi olan 15 gün içerisinde yapılan ödemelere uygulanacaktır. Örnekteki idari 
para cezasının, ilgili kanununda dava açma süresinin 60 gün olarak tayin edilmiş 
olduğunun kabul edilmesi halinde, peşin ödeme indirimi, ödeme süresi olan 30 gün 
içerisinde yapılacak ödemelere uygulanacaktır.  
İdarelerce kanuni ödeme süresi içerisinde yapılan 
tahsilatlarda peşin ödeme indirimi uygulanıp uygulanmayacağı yukarıda yapılan 
açıklamalar çerçevesinde tespit edilecek, tahsilat esnasında düzenlenecek 
makbuzlarda idari para cezası tutarı, indirim tutarı ve tahsilat tutarı ayrı 
ayrı gösterilecektir.  
Peşin ödeme indirimi, idari para cezasının tamamı 
üzerinden nakden veya ilgili mevzuatı gereği kabul edilmiş olması şartıyla çekle 
defaten yapılacak ödemelere uygulanacak, kısmi ödemelere uygulanmayacaktır. 
 
5 - Taksitlendirme 
Uygulaması 
 
5326 sayılı Kanunun 5560 sayılı Kanunla değişik 17 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında “… Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî 
para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört 
eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam 
olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil 
edilir.” hükmüne yer verilmiştir. 
 
Bu madde hükmüne göre, taksitlendirme başvurusu idari yaptırım kararının tebliğini 
müteakip kanuni ödeme süresi içinde bu kararı veren idareye yapılacak ve 
talepler bu idareler tarafından değerlendirilerek karara bağlanacaktır. Kanuni 
ödeme süresinden sonra yapılan taksitlendirme 
başvurularının değerlendirilmeyeceği tabiidir. 
 
Taksitlendirme talebi kabul edilen borçlular; 4 eşit taksit halinde ve 
birinci taksit idari para cezasının kanuni ödeme süresi içinde, geri kalan 3 
taksiti ise idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde 
idarece belirlenecek sürelerde ödeyecektir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak 
ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale gelecek ve 
tahsil için durum genel bütçeye gelir kaydedilecek idari para cezaları için 
ilgili vergi dairesine bildirilecektir. Genel bütçeye gelir kaydedilmeyen idari 
para cezalarında ise muaccel hale gelen para cezasının ilgili kanunlar uyarınca 
tahsile yetkili mercilerce takip ve tahsil işlemlerine başlanacaktır.  
Tebliğin III/C bölümünde açıklandığı gibi, genel bütçeye 
gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Kanuna göre takip 
ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının 
kesinleşmesi gerekmektedir.  
Taksitlendirme uygulaması kanun yoluna başvuruyu engellememektedir. 
Dolayısıyla,  taksitlendirilen idari para cezası hakkında dava da açılmış 
ve yargılama sürecinde ödenmesi gereken taksitlerin süresinde veya tam olarak 
ödenmemiş olması halinde, ödenmemiş olan bu taksit tutarlarının muaccel hale 
geldiği gerekçesiyle takip işlemlerine başlanılmasına, idari yaptırım kararı 
kesinleşmediğinden, kanunen imkan bulunmamaktadır. Ancak, borçlu tarafından 
rızaen ödeme yapılabileceği 
tabiidir. 
Dava sürecinin bir yıllık taksitlendirme süresinden fazla olması halinde idarece 
verilecek bir yıllık süre geçersiz sayılacaktır.  
Dava sürecinin idarece verilen taksitlendirme süresinden az olması halinde ise dava 
sürecinde ödenmeyen taksit tutarlarının, ödeme süresi gelmemiş taksit veya 
taksitler ile birlikte geri kalan taksit ödeme süreleri içerisinde eşit tutarlar 
halinde ödenmesine müsaade edilecektir. Bu durumda da taksitlerin süresinde 
ödenmesi şartı aranılacak, taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi 
halinde idari para cezasının kalan kısmının takip ve tahsiline başlanılacaktır. 
 
Kabahatler Kanunu, genel bütçeye gelir kaydedilmesi 
gerekmeyen ve süresinde ödenmeyen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 
idari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda yer alan hükümler saklı 
kalmak kaydıyla, idari yaptırım kararlarının kesinleşme şartını aramamaktadır. 
Bu durumda, kanun yoluna başvurulmuş olması idari para cezasının takibini 
etkilemediğinden, taksitlendirilen idari para 
cezasının taksitlerinin tam ve zamanında ödenmemesi halinde alacağın muaccel 
hale geleceği ve takip edilebileceği tabiidir.  
5326 sayılı Kanunun 17 nci 
maddesine göre yapılacak taksitlendirmelerde teminat 
ve tecil faizi aranılmayacaktır.  
Ancak, bu maddeye göre yapılan taksitlendirmeler, cebren takip ve tahsil muamelesini 
durduran nitelik taşımakla birlikte, idari para cezalarının düzenlendiği 
kanunlarda yer alan ek mali yükümlülükleri kaldırmadığından, kanuni ödeme 
süresinde ödenmeyen idari para cezalarının taksitlendirilip taksitlendirilmemesine, dava açılıp açılmadığına 
bakılmaksızın ilgili kanununda öngörülen ek mali yükümlülüğün uygulanması ve 
tahsili gerekmektedir.  
E - Genel Bütçeye Gelir Kaydedilmesi 
Gereken İdari Para Cezasını Tahsil Eden Kamu Tüzel Kişileri Tarafından 
Tahsil Edilen Tutarların Hazine Hesaplarına Aktarılması  
İdari yaptırım kararı uygulayarak kanuni ödeme süresi 
ya da kararların kesinleşme süresi içerisinde tahsilat 
yapan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, tahsil ettikleri idari para 
cezalarını bu amaçla açılmış hesaplara bütçe geliri kaydedeceklerdir.  
Genel bütçe kapsamında olan kamu idareleri dışında kalan 
idareler; tahsil ettikleri idari para cezalarını, tahsil ettikleri ayı takip 
eden ayın 7 nci günü, bu tarihin Resmî tatile 
rastlaması halinde tatili izleyen ilk iş günü, Aralık ayı içerisinde tahsil 
edilen tutarı ise bütçe yılının son iş günü, mesai saati bitimine kadar; 
borçlunun vergi kimlik numarası, T.C. kimlik numarası, adı soyadı/unvanı, 
tahsilat tarihi, idari para cezası tutarı, tahsilat tutarı, tahsilatın indirimli 
veya taksitle yapılması halinde bu durumu belirtir şerh ve tutar, tahsilata konu 
makbuzların seri sıra numaraları, tahsilat sırasında ek mali yükümlülük tahsil 
edilmiş ise bu tutar, ayrı ayrı belirtilmek suretiyle 
düzenlenecek listeler ile idarenin bulunduğu yerde; tek vergi dairesi varsa bu 
vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi varsa süreksiz vergileri tahsil 
etmekle görevli vergi dairelerine yatıracaktır. Bu idareler söz konusu tutarları 
nakden ödeyebilecekleri gibi vergi dairelerinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki saymanlık hesabına da vergi tahsil alındısı 
karşılığında ödeyebileceklerdir. 
 
Anılan idareler bu Tebliğde belirtilen sürelerde tahsil 
ettikleri tutarı, Hazine hesaplarına aktarmadıkları takdirde, haklarında 
yapılacak cezai kovuşturma dışında süresinde aktarılmayan tutar, 6183 sayılı 
Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte anılan 
Kanun hükümlerine göre aktarmada geciken idareden cebren takip ve tahsil 
edilecektir.  
IV - MAHKEMELER VE CUMHURİYET SAVCILARI TARAFINDAN 
VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI  
5326 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde, kovuşturma konusu 
fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkemeler tarafından idari 
yaptırım kararı verileceği hükme bağlanmıştır. 
 
Anılan Kanunun diğer hükümleri ile birlikte konu 
değerlendirildiğinde, mahkemeler tarafından verilen idari para cezalarına karşı 
itiraz mercii, ağır ceza mahkemeleri olup mahkemeler tarafından verilen idari 
para cezalarına karşı ağır ceza mahkemelerine itiraz edilmemesi veya itiraz 
sonrası verilen karar üzerine kesinleşen idari yaptırım kararı, tahsil edilmek 
için borçlu; gerçek kişi ise ikametgahının, tüzel kişi ise kanuni veya iş 
merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi 
bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine 
gönderilecektir.  
Mahkemeler tarafından verilen idari para cezaları yine 
mahkemelerce ilgilisine tebliğ edileceğinden, mahkemelerce kovuşturmalar 
sırasında tespit edilen kabahatlere yönelik verilecek idari para cezalarının 
hükmedildiği kararlarda, idari para cezalarının düzenlendikleri özel kanunlarda 
yer alan ödeme sürelerine de yer verilmesi gerekmekte, bu yönde özel kanunlarda 
bir düzenlemenin yer almaması halinde ise idari para cezalarının 6183 sayılı 
Kanunun 37 nci maddesine göre bir ay içinde ödenmesine 
yönelik bir hükmün kararda bulunması icap etmektedir. Bu itibarla, mahkemeler 
tarafından verilen kararlarda ödeme süresine yönelik bir hükmün yer almaması 
halinde, vergi daireleri tarafından ilgili mahkemelerden ödeme sürelerine 
yönelik bir açıklama talep edilmesi gerekeceği tabiidir.  
5326 sayılı Kanunun 17 nci 
maddesinde düzenlenen peşin ödeme indirimi, daha kısa ödeme süresi olmaması 
koşuluyla mahkeme kararına karşı itiraz süresi olan 7 gün içinde yapılacak 
ödemelere uygulanacak; taksitlendirme uygulaması ise 
mahkeme kararında yer aldığı takdirde, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 
tayin edilen ödeme süresi içerisinde yapılan başvuru üzerine tahsilatla görevli 
vergi dairelerince yapılacaktır. 
 
Ancak, bu taksitlendirmenin 
6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile ilgisi bulunmadığından vergi 
dairelerince 5326 sayılı Kanuna göre yapılan taksitlendirmelerde teminat ve tecil faizi alınmayacağı 
tabiidir.  
5326 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde ise Cumhuriyet 
Savcısının; Kanunda açıkça hüküm bulunması halinde bir kabahat dolayısıyla idari 
yaptırıma karar verme yetkisi bulunduğu düzenlenmiştir.  
Cumhuriyet Savcıları tarafından verilen idari para 
cezaları, bu Tebliğin III’üncü bölümünde açıklanan 
esaslar çerçevesinde işleme tabi tutulacak, ancak bu idari para cezalarının 
ödeme süresi, ödeme yeri ve taksitlendirilmesi 
işlemleri ise bu bölümde yer alan açıklamalara göre belirlenecektir.  
V - İDARİ PARA CEZALARININ TAHSİL 
ZAMANAŞIMI 
 
6183 sayılı Kanunun 102 nci 
maddesinde “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden 
takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. 
Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.  
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” hükmü yer 
almaktadır.  
5326 sayılı Kanunun “Yerine getirme zamanaşımı” 
başlıklı 21 inci maddesinde ise;  
“(1) Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî 
para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine 
getirilemez.  
(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;  
a) Ellibin Türk Lirası veya 
daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,  
b) Yirmibin Türk Lirası veya 
daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,  
c) Onbin Türk Lirası veya daha 
fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,  
d) Onbin Türk Lirasından az 
idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç,  
Yıldır.  
(3) Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı 
süresi on yıldır.  
(4) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden 
itibaren işlemeye başlar.  
(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine 
getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı 
işlemez.” hükmü bulunmaktadır. 
 
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Kabahatler 
Kanunu kapsamındaki idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, Kanunun 21 
inci maddesine göre tespit edilecektir. 
 
Ancak, 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerinde 
düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi 
halleri ayrıca dikkate alınacaktır. 
 
5326 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (5) numaralı 
fıkrasında yer alan “Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine 
getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı 
işlemez.” hükmü, idari para cezalarının kesinleşme sürecinde geçen sürenin 
zamanaşımını durduran bir neden olarak düzenlendiğinden, bu hükmün de tahsil 
zamanaşımının işlemeyeceği haller olarak dikkate alınması gerektiği tabiidir. 
 
Diğer taraftan, 6183 sayılı 
Kanun kapsamında takip ve tahsil edilmemekle birlikte 5326 sayılı Kanun 
hükümlerine tabi idari para cezaları hakkında da anılan Kanunun 21 inci 
maddesinde düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınacağı tabiidir. 
 
VI - VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK 
İŞLEMLER  
1) Genel bütçeye 
gelir kaydedilmesi gereken idari para cezası uygulayan idarelerce, kanuni ödeme 
sürelerinde ya da kesinleşme süresi içerisinde tahsil 
edilemeyen ve kesinleşen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım 
kararlarının, 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere görevli 
vergi dairelerine gönderilmesi üzerine vergi dairelerince;  
- İdari yaptırım kararının kesinleşip kesinleşmediği 
kontrol edilmesi, kesinleşmeden önce tahsil için intikal ettirilmiş kararlar 
bulunması halinde, bu kararların işleme alınmayarak ilgili idareye geri 
gönderilmesi,   
- İdari para cezalarının takibine, 6183 sayılı Kanunun 55 
inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliğiyle 
başlanılması, 
gerekmektedir. 
 
2) İdari yaptırım 
kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının zamanaşımının başlangıç tarihi 
olduğundan, kesinleşme tarihi vergi dairesi kayıtlarında ayrıca 
izlenecektir.  
3) Mahkemeler, 
Cumhuriyet Savcılıkları ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı cetvelde yer 
alan kamu idarelerince verilen idari para cezaları ile 2918 sayılı Karayolları 
Trafik Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları 
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para 
cezalarının tebliği, 5326 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili mercilerce 
yapılacaktır.  
Söz konusu cezaların, peşin ödeme indiriminden 
yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, cezanın verildiği anda kamu 
görevlisine yapılacak ödemelerdeki indirim uygulamasının yanı sıra, vergi 
dairelerine ve vergi daireleri adına tahsilata yetkili bankalara ve postanelere 
yapılan ödemelerde de bu Tebliğin III/D-4 bölümünde yapılan açıklamalar 
çerçevesinde peşin ödeme indirimi uygulanacaktır. 
 
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve 
Görevleri Hakkında Kanun uyarınca tahsili gereken geçiş ücreti ve idari para cezalarının peşin ödeme 
indiriminden yararlanılarak ödenmek istenmesi halinde, indirimin geçiş ücreti hariç idari para cezası tutarına uygulanmasına 
özellikle dikkat edilecektir. 
 
5326 sayılı Kanuna göre taksitlendirme talebi, 2918 sayılı Karayolları Trafik 
Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 5539 sayılı Karayolları Genel 
Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre verilen idari para cezaları 
için ilgili vergi dairesine yapılacak ve talep vergi dairesince 
sonuçlandırılacaktır. Taksitlendirme uygulamasında bu 
Tebliğin III/D-5 bölümünde yapılan açıklamalara uyulacaktır.  
4) Vergi 
daireleri idari para cezalarının tamamını tahsil ettikleri tarihten itibaren bir 
ay içinde durumu ilgili idarelere bildireceklerdir. 
 
VII - RED VE İADE İŞLEMLERİ  
Tahsil edilmiş idari para cezalarının herhangi bir 
sebeple iadesi gerektiği takdirde, red ve iade 
işlemleri; genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yaptığı tahsilatlarda, 
tahsilatı yapan muhasebe birimi tarafından, diğer idarelerin tahsil ettiği idari 
para cezalarında ise idarenin, para cezasını yatırdığı vergi dairesi tarafından 
yerine getirilecektir.  
Diğer taraftan, idari para cezalarının Hazine hesaplarına 
aktarılmadan önce iade edilmesinin gerektiği durumlarda, red ve iade işlemlerinin tahsilatı yapan idareler tarafından 
yerine getirileceği tabiidir.  
Genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para 
cezalarının her hangi bir sebeple red ve iadesi 
gerektiği takdirde, iade işlemlerinin ilgili kurumlarca yapılması 
gerekmektedir. 
VIII - ÖLÜM HALİNDE İDARİ PARA CEZALARI HAKKINDA 
YAPILACAK İŞLEMLER 
Bilindiği gibi, 6183 sayılı Kanunda adli ve idari para 
cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde terkin edilip edilmeyeceği hususunda 
herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.  
Ancak, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın[9] 
38 inci maddesinin yedinci fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer 
almaktadır.  
Anayasanın bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya 
adli suçlara istinaden gerek adli gerekse idari merciler tarafından verilen 
cezaların yalnızca o kişiye yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına 
alınmaktadır.  
Diğer taraftan, 12/10/2004 tarihli ve 25611 sayılı Resmî 
Gazetede yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza 
Kanununun;  
“Ceza sorumluluğunun şahsîliği” başlıklı 20 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında “(1) Ceza sorumluluğu 
şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” hükmü,  
“Sanığın veya hükümlünün ölümü” başlıklı 64 üncü 
maddesinde de “(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar 
verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler 
hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.  
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî 
para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine 
ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.” hükmü,  
yer almaktadır.  
Ayrıca, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun[10] 
96 ncı maddesinde de 5237 sayılı Kanunun 64 üncü 
maddesine paralel hüküm yer almakta idi.  
Bu itibarla, Anayasanın 38 inci maddesi hükmü ile mülga 
765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen 
hükümler nedeniyle, cezaya muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından 
verilen adli para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, 
müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan 
mahkeme kararlarının infazı gerektiğinden, bu tutarlar ve eşyalar gerek 
terekeden gerekse mirasçılardan aranılacaktır.  
Öte yandan, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince, çeşitli 
kanunlardaki hükümlere dayanılarak tatbik edilmesi öngörülen ve idarelerin 
düzenleme yapma ve ceza verme yetkileri gereğince verilen idari para 
cezalarının, özel kanunlarda belirlenen sürelerde ödenmemesi ve bu cezaların 
kesinleşmesi halinde, takip ve tahsil işlemlerinin 6183 sayılı Kanun 
çerçevesinde yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.  
İdari para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, 
cezaya muhatap olan kişilerin ölümü halinde idari para cezalarının mirası 
reddetmemiş mirasçılarından takip edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm 
bulunmaması koşuluyla, Anayasanın 38 inci maddesinde yer verilen “Cezaların 
Şahsiliği” ilkesi gereğince, bu idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi 
icap etmektedir.  
Örneğin, trafik para cezalarının düzenlendiği 2918 sayılı 
Karayolları Trafik Kanununda, trafik para cezası verilen amme borçlusunun ölümü 
halinde bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip edilip 
edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine trafik para cezası 
verilen amme borçlusunun ölümü halinde bu alacak, borçlunun mirasçılarından 
takip edilmeksizin tahsilinden vazgeçilecektir.  
Tüzel kişilere yönelik olarak verilen adli veya idari 
para cezalarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil edilememiş olması 
nedeniyle, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre sorumlu tutulan ortaklar ve/veya 
kanuni temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişilik muhatap olması 
nedeniyle, mirası reddetmemiş mirasçılarından bu alacakların takibine devam 
edilecektir.  
IX - DİĞER HUSUSLAR 
1 - 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 5560 sayılı Kanunla değişmeden önceki 
hükmünde, idari para cezasının Devlet hazinesine ödeneceği (genel bütçeye gelir 
kaydedileceği) ve tahsilata yetkili merciin Maliye Bakanlığına bağlı tahsil 
dairelerinin olduğu yönünde düzenleme yer almaktaydı. 
5560 sayılı Kanunla 5326 
sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yapılan değişiklik 
sonucunda, idari para cezalarının gelir 
kaydı, tahsil usulü ve tahsile yetkili merci, idari para cezasını veren kamu 
idaresi, bütçeler ve idari para cezasının düzenlendiği kanunlar esas alınarak 
belirleneceği yönünde düzenleme getirilmiştir.  
5326 sayılı 
Kanunun genel usul kanunu olması ve 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin 
de usul hükümlerine ilişkin olması dikkate alındığında, 5560 sayılı Kanunun 
yürürlüğe girdiği 19/12/2006 tarihi itibarıyla;  
- Tahsil edilmiş olan ve 
19/12/2006 tarihinden önce de genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari 
para cezalarının, genel bütçeye gelir kaydedilmesi, 
- Takip işlemlerine 
başlanıldığı halde tahsil edilememiş olan idari para cezaları tahsil edildikten 
sonra, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe bağlı olarak ilgili bütçeye gelir 
kaydedilmesi,  
- Tahsile yetkili mercii 
değişen idari para cezalarının;  
a) Takip ve tahsil işlemleri 
başlatılmış olanların takip ve tahsiline takibi başlatan idare tarafından devam 
edilmesi,  
b) Takip ve tahsil işlemleri 
başlatılmamış olanların ise yetkili kılınan idarelere gönderilmesi, 
 
gerekmektedir. 
2 – 16/12/2005 tarihli ve 26025 sayılı Resmî Gazetede 
yayımlanarak yürürlüğe giren 437 Seri No.lu Tahsilat 
Genel Tebliği, bu Tebliğin yayımı ile yürürlükten kaldırılmıştır. 
Tebliğ olunur. 
   |