Bilindiği gibi, 08.04.2006 tarihli ve 26133 sayılı Resmi 
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme 
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi 
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme 
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun[1] 
21 inci ve 79 uncu maddelerinde değişiklik yapılmış ve Kanuna Geçici 9 uncu 
madde eklenmiştir. Söz konusu değişiklikler 5479 sayılı Kanunun yayımı tarihinde 
yürürlüğe girmiştir. 
Bu tebliğde, 5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunda 
yapılan düzenlemelere ve Kanunun 62 ve 64 üncü maddelerinin uygulamasına yönelik 
açıklamalar yapılmaktadır. 
  
I- 5479 SAYILI 
KANUNLA 6183 SAYILI KANUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER: 
  
A) 6183 SAYILI 
KANUNUN DEĞİŞEN MADDELERİ: 
  
1- 21 inci 
Maddede Yapılan Değişiklik: 
5479 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değiştirilen 6183 
sayılı Kanunun 21 inci  maddesi yeni 
şekliyle aşağıda yer almaktadır.  
“Amme alacaklarında rüçhan 
hakkı:  
Madde 21 – Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar 
paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu 
alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Genel bütçeye gelir kaydedilen 
vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için 
tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin 
birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz. 
 
Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük 
resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve 
gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.  
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi 
tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 
sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin 
üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm 
imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.” 
Bu maddede yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalar 
aşağıda yer almaktadır. 
Amme alacaklarına öncelik hakkı veren bu madde hükmü ile 
üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal 
üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedelinin ne şekilde 
dağıtılacağına ilişkin düzenlemeler yapılmış, borçlunun iflası, mirasın reddi ve 
terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacağının sırası 
belirlenmiştir.  
  
a) Hacze 
İştirak 
Madde hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen 
mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz 
konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilmektedir.  
Satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce 
tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve 
gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına, 
rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı 
verilmiştir.  
Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun[2] 
4949 sayılı Kanun[3] 
ile değişik 268 inci maddesinde, 261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen 
malların, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı 
tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilmesi halinde, ihtiyati 
haciz sahibi alacaklının, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde 
kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği ve rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir 
haczin rehinden önceki hacze iştirak edemeyeceği hüküm altına 
alınmıştır. 
2004 sayılı Kanunda yapılan bu düzenlemeler, amme 
alacaklarının rüçhan hakkını etkilemiş ve üçüncü 
şahıslar tarafından haczedilmiş olan mallara, amme alacağından önce rehin tesis 
edilmiş olması halinde amme alacağının hacze iştirak hakkı ortadan 
kaldırılmıştır. 
5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunun 21 inci 
maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen hükümle genel bütçeye gelir 
kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler 
için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci 
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek, 
üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme 
alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü 
şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı 
sağlanmıştır. 
Üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallar üzerinde 
amme alacağı için tatbik edilmiş hacizden önce tesis edilmiş bir rehin 
bulunmadığı sürece nev’i sınırlaması olmaksızın hacze 
konu tüm amme alacaklarının ilk haciz alacaklısı üçüncü şahsın haczine iştirak 
edeceği tabiidir.  
  
b) İflas, 
Mirasın Reddi ve Terekenin Resmi Tasfiyeye Tabi Tutulması Hallerinde Amme 
Alacaklarının Sırası 
6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yapılan diğer bir 
değişiklikle de yine 2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanun ile değişik 206 ncı maddesi dikkate alınarak, borçlunun iflası, mirasın 
reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları 
imtiyazlı alacak olarak tanımlanmış ve bu alacakların 2004 sayılı Kanunun 206 
ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini 
alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme 
tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır. 
Yapılan bu değişikliğe göre, borçlunun iflası, mirasın 
reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları 
imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada yer alacaktır.  
Üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan bir alacağın 
bulunması halinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak 
ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir 
pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının, 
bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın 
garameten taksim edileceği tabiidir. 
 
Öte yandan, 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesine göre üçüncü sırada yer alan alacaklar arasında 
önceliğe sahip bir alacağın bulunmaması halinde, amme alacağı ile bu sırada yer 
alan alacaklar birlikte işleme tabi tutularak garameten taksim suretiyle paylarını alacaklardır. 
 
Ayrıca, amme alacağının, özel kanunlarında 2004 sayılı 
Kanunun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında imtiyazlı 
alacak olarak tanımlanan alacaklardan da önceliğinin bulunduğuna ilişkin özel 
hükümlerin yer alması halinde bu hükümlere göre işlem yapılması 
gerekmektedir. 
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında 
Kanun bir usul kanunu olduğundan, 5479 sayılı Kanunla, 21 inci maddesinde 
yapılan değişikliğin, halen tahsil edilmemiş olan amme alacakları ile ilgili 
olarak tatbik edilmiş ancak paraya çevrilmemiş veya satış bedeli ilgili dairenin 
veznesine yatırılmamış hacizlerde, anılan maddenin üçüncü fıkrasındaki 
değişikliğin ise kesinleşmemiş sıra cetvellerinde dikkate alınması 
gerekmektedir. 
  
2) 79 uncu 
Maddede Yapılan Değişiklik: 
5479 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değiştirilen 6183 
sayılı Kanunun 79 uncu  maddesi yeni 
şekliyle aşağıda yer almaktadır.  
“Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların 
haczi 
Madde 79.- Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil 
senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü 
hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü 
şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed 
olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, 
kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi 
tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak 
tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli 
olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim 
edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme 
borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda 
kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa 
bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil 
dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, 
posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik 
ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların 
elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye 
Bakanlığı yetkilidir. 
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme 
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan 
veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye 
Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların 
genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel 
müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda 
bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir. 
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu 
olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun 
ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru 
olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu 
gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 
yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü 
şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır 
ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. 
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 
üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel 
mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği 
tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde 
bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde 
mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında 
takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil 
dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında 
teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması 
hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan 
üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkar 
tazminatına hükmedilir. 
Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine 
karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs 
hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun 
takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci 
maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz. 
Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde 
alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl 
içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada 
ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci 
fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine 
hükmedilmesini isteyebilir. 
Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde 
değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır.” 
Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların 
haczine yönelik 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi yeni müesseseler getirilmek 
suretiyle yeniden düzenlenmiştir. 
Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede 
dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü haklar ve 
fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki 
menkul mallar, madde değişikliği öncesinde olduğu gibi borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek 
ve tüzelkişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle 
haczedilecektir.  
Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz 
bildirisinde; üçüncü şahısların bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine 
ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya 
elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edeceği ve malın 
amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan 
ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususları 
ile 79 uncu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahıslara 
bildirilmesi gerekmektedir. 
Haciz bildirisini alan üçüncü şahıslarca, amme borçlusuna 
borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce 
borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru 
olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu 
gibi ileri sürülecek iddiaların haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden 
itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak yapılması zorunlu olup bu 
zorunluluğun yerine getirilmemesi halinde mal ellerinde ve borç zimmetlerinde 
sayılacak ve haklarında 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. 
 
Üçüncü şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz 
bildirilerine karşılık alacaklı tahsil dairesine yazılı olarak verecekleri 
cevapları, elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta 
yoluyla göndermeleri gerekmektedir. Madde ile üçüncü şahıslara tanınan 7 günlük 
cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslimi halinde alacaklı 
tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihin, taahhütlü postayla 
gönderilmesi halinde postaya verildiği tarihin esas alınacağı 
tabiidir. 
Yapılan yeni düzenlemeyle, 6183 sayılı Kanunun 79 uncu 
maddesinde tanınan 7 günlük sürede alacaklı tahsil dairesine itirazda bulunmayan 
üçüncü şahıslara yeni bir hak tanınarak, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 
bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz 
bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını 
veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek imkanı verilmektedir. 
 
Maddede, menfi tespit davası açılması durumunda amme 
alacağının takibinin durmayacağı ancak, mahkemece 6183 sayılı Kanunun 10 uncu 
maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına 
karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, üçüncü şahıslarca menfi 
tespit davasının açılması, bu şahıslar hakkında sürdürülen takibin 
durdurulmasına yeterli olmayıp bu konuda ayrıca mahkemenin takibin 
durdurulmasına karar vermiş olması gerekmektedir.  
Madde hükmüne göre, teminatlar alacaklı tahsil 
dairelerince alınacak ve haciz varakalarına istinaden haczedilecektir. Mahkeme 
kararı üzerine teminat gösterilmemiş olması ya da 
gösterilen teminatın takip konusu alacağı karşılamaması halinde takip muamelesi 
durmayacaktır. Dava konusu tutarı karşılayacak nitelikte teminat gösterdiğini 
iddia eden üçüncü şahsın, bu iddiasını takip işlemini durduran mahkemeye intikal 
ettirmesi gerektiği tabiidir.  
 
Açılan menfi tespit davası sonucunda haksız çıkan üçüncü 
şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına 
mahkemelerce hükmedilecektir. Mahkeme kararlarında inkar tazminatına 
hükmedilmemiş olması halinde yetkili birimlerce temyiz yoluna başvurulması 
gerekmektedir.   
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre amme borçlusu 
sayılan üçüncü şahıslar hakkında takip işlemlerine aynı Kanun hükümlerine göre 
tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır. 
Üçüncü şahıslarca tebliğ edilen ödeme emrine idari yargı 
mercilerinde dava açılması halinde yürütmeyi durdurma kararı verilmediği, genel 
mahkemelerde menfi tespit davası açılması halinde ise mahkemece takibin 
durdurulmasına karar verilmediği sürece amme alacağının takibine devam 
edilecektir. 
Üçüncü şahıslarca, tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı 
açılan davaların aleyhlerine sonuçlanması durumunda 6183 sayılı Kanunun 58 inci 
maddesine göre haksız çıkma zammı hesaplanması ve ayrıca tahsili gerekmektedir. 
 
Ancak, 79 uncu maddede yapılan düzenlemeye göre, ödeme 
emrine karşı dava açmakla birlikte aynı zamanda menfi tespit davası da açan 
üçüncü şahısların, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması ya da asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını 
tamamen ödemiş olması hallerinde 58 inci madde hükmüne göre ayrıca haksız çıkma 
zammı hesaplanmayacaktır.  
Diğer taraftan, üçüncü şahıslar hakkında sürdürülen takip 
muamelelerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararları, asıl amme borçlusu 
hakkında sürdürülen takibi durdurmayacaktır.  
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan 
tahsil edilmiş olması ya da üçüncü şahsın açtığı menfi 
tespit davasının lehine sonuçlanması halinde ise üçüncü şahıs hakkında 
sürdürülen takip muamelesine son verileceği tabiidir. 
Maddede düzenlenen bir diğer husus ise üçüncü şahsın, 
haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz etmesi 
halinde, alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın 
aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve 
İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve 
borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceğine 
yöneliktir. 
Bu hükümden hareketle alacaklı tahsil dairelerince üçüncü 
şahısların itirazının yerinde olmadığına yönelik ispat edici bilgi ve belgeler 
tespit edilmesi halinde, üçüncü şahısların itirazının iptali için dava açılmak 
üzere durum amme idarelerinin yetkili birimlerine intikal ettirilir ve gerekli 
dava açılır. 
Üçüncü şahısların yaptığı itirazın iptali talebi ile 
alacaklı amme idaresince açılan davanın kabul edilmesi halinde hükmedilen 
tutarın, üçüncü şahıstan takip ve tahsiline       6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine 
göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle 
başlanılacaktır. 
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan 
tahsil edilmiş olması halinde, üçüncü şahıs tarafından yapılan itirazın iptali 
için alacaklı amme idaresince genel mahkemelerde açılmış olan davaların 
sürdürülmemesini sağlamak üzere yetkili birimlere bilgi 
verilecektir. 
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre üçüncü 
şahıslar nezdinde yapılan takip sırasında haczedilen 
menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde haciz konusu malın 
değerinin ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda üçüncü şahıs hakkında yapılacak 
takibin de mal bedeli ile sınırlı olacağı tabiidir. 
Madde ile haklarında amme borçlusu olarak takip yapılan 
üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklı tutulmuştur. 
  
Bankaların 
Genel Müdürlüklerine Tebliğ Edilecek Haciz Bildirileri 
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde yapılan düzenleme 
ile tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin; amme borçlusunun hak ve 
alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki 
tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca 
belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel 
müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz bildirisinin bankanın genel 
müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması halinde tüm şubelerini kapsayacak şekilde 
beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel müdürlüğüne ait olduğu hükme 
bağlanmıştır. 
Bu hüküm gereğince 6183 sayılı Kanunun 13 ve 62 nci maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati 
hacizlere yönelik haciz bildirilerinin, amme  
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu veya bulunabileceği banka 
şubesine doğrudan veya o mahaldeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edilmesi 
işlemlerine önceden olduğu gibi devam edilecek, bankalara tebliğ edilecek 
ihtiyati haciz ve haciz bildirilerinin, amme borçlusunun tebliğ tarihinde 
muhatap banka nezdinde mevcut olan varlıklarını 
kavrayacağına ilişkin 284 Seri No.lu 
Tahsilat Genel Tebliğindeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır. 
 
Madde hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden; 
Devlete ait amme alacakları için düzenlenecek haciz ve ihtiyati haciz 
bildirilerinin, takip konusu amme alacağının fer’ileri 
ile birlikte 50.000,-YTL ve 
üzerinde, il özel idareleri ve belediyelere ait amme alacakları için 10.000,-YTL ve üzerinde olması halinde 
bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi, uygun 
görülmüştür. 
  
Bu kapsamda posta yoluyla yapılacak 
tebligatlarda; 
-  Haciz 
bildirilerinin her amme borçlusu için ayrı ayrı 
düzenlenmesi, 
  
-  Haciz bildirisine 
konu amme alacağı aslı ve fer’ilerinin toplamının 
dikkate alınması, 
  
-  Haciz 
bildirilerinin banka genel müdürlüklerine 7 günlük süre içinde cevap verilmesini 
engelleyecek şekilde topluca gönderilmemesi, 
    
gerekmektedir. 
Diğer taraftan, madde metninde tahsil dairelerince 
düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine 
elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu tebligatlara elektronik ortamda 
cevap verilebilmesine imkan verilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve 
cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları 
belirlemeye Bakanlığımız yetkili kılınmıştır. 
Bu hükme istinaden, ayrıca bir düzenleme yapılıncaya 
kadar, alacaklı amme idarelerinin Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının) 
uygun görüşünü de almak suretiyle banka genel müdürlükleri ile yapacakları 
anlaşma çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre 
kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda sadece bankalara 
tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda 
tebliğ edilecek haciz bildirilerinde yukarıda belirlenen tutar ile sınırlı 
kalınmaması, birden fazla amme borçlusu için tebligat yapılması ve cevaplarının 
alınması uygun görülmüştür.  
  
B) 6183 SAYILI 
KANUNA EKLENEN GEÇİCİ 
MADDE: 
5479 sayılı Kanunun 6 ncı 
maddesiyle 6183 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici 9 uncu madde eklenmiştir. 
 
“GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 
önce, bu Kanunun 79 uncu maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirisine 
süresinde itiraz etmemiş olan ancak haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 79 
uncu maddede düzenlenen bir yıllık dava açma süresi geçmemiş bulunan üçüncü şahıslarca, kalan süre içinde menfi 
tespit davası açılabilir. 
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, bu Kanun 
uyarınca düzenlenen ödeme emrine itiraz etmiş ve kısmen veya tamamen itirazı 
reddolunan üçüncü şahıslardan; menfi tespit davası 
açma hakkı bulunmayanlar ile takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusu 
tarafından ödenmiş olması nedeniyle borçlu sıfatı sona ermiş olanlardan, bu 
Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hesaplanmış ve tahsil 
edilmemiş olan haksız çıkma zammının tahsilinden 
vazgeçilir.” 
6183 sayılı Kanuna eklenen bu geçici madde ile Kanunun 79 
uncu maddesinde yapılan düzenlemelere paralel olarak geçiş sürecinde üçüncü şahısların haklarına yönelik 
düzenlemeler yapılmıştır. 
Geçici 9 uncu madde, 5479 sayılı Kanunun yayımlandığı 
08.04.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önce 6183 sayılı Kanunun 
79 uncu maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirisine süresinde itiraz etmemiş 
olan üçüncü şahısların, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren 
hesaplanacak bir yıllık süreden, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 
kalan süre içinde menfi tespit davası açma hakları 
bulunmaktadır. 
Diğer taraftan, Geçici 9 uncu maddenin yürürlüğe girdiği 
08.04.2006 tarihinden önce 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca amme 
borçlusu sayılan ve anılan Kanun hükümlerine göre kendisine ödeme emri tebliğ 
edilmiş bulunan üçüncü şahısların, ödeme emrine karşı açtıkları davaları kısmen 
veya tamamen kaybetmiş olmaları nedeniyle aynı Kanunun 58 inci maddesine göre 
hesaplanan haksız çıkma zammından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 
tahsil edilmemiş olanlar ile ilgili olarak yapılan düzenlemeye 
göre; 
  
- Geçici 9 uncu maddenin yürürlüğe girdiği tarih 
itibarıyla menfi tespit davası açma hakkı bulunmayan, 
  
- Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusu 
tarafından 08.04.2006 tarihi itibarıyla ödenmiş olması nedeniyle borçlu sıfatı 
sona eren, 
  
üçüncü şahıslardan aranılan haksız çıkma zammının 
tahsilinden vazgeçilecektir. 
Söz 
konusu haksız çıkma zamları ile ilgili düzenleme tahsil edilmemiş olanlara 
yönelik olduğundan, 08.04.2006 tarihinden önce tahsil edilmiş olanların ise 
red ve iade edilmeyeceği 
tabiidir. 
   
 
II - 6183 
SAYILI KANUNUN 62 VE 64 ÜNCÜ MADDELERİNİN UYGULAMASINA İLİŞKİN 
AÇIKLAMALAR: 
6183 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi ile ödeme müddeti 
içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairelerince cebren tahsil olunacağı, 
amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya 
çevrilmesinin cebren tahsil şekillerinden biri olduğu hükme 
bağlanmıştır. 
Anılan Kanunun 62 nci 
maddesinde, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit 
edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından, amme alacağına 
yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı 
belirtilmiş ve maddeye 5228 sayılı Kanunun[4] 
12 nci maddesi ile ikinci fıkra olarak “Maliye 
Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak 
malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve 
kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye 
yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir.” hükmü 
eklenmiştir. 
Madde 
hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, tahsil dairelerinin işgücü ve 
zaman kaybını önlemek, kırtasiye ve posta masraflarını azaltmak amacıyla Devlete 
ait amme alacaklarının takip ve tahsili için yapılacak mal varlığı 
araştırmasının aşağıda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmesi uygun 
görülmüştür. 
  
1-   Yurt Çapında Mal Varlığı Araştırması 
Yapılacak Amme Alacağının Türü ve Tutarı 
Devlete ait olup Bakanlığımıza ya da Gümrük Müsteşarlığına bağlı tahsil dairelerince takip 
ve tahsil edilen amme alacakları için tür ayrımı yapılmaksızın yurt çapında mal 
varlığı araştırması yapılacaktır. 
Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkul 
malları ile her türlü hak ve alacaklarından borcuna yetecek tutarda olan 
kısmının tespiti ve haczi için yurt çapında yapılacak mal varlığı 
araştırmasının, fer’ileri ile birlikte toplam tutarı 
5.000,-YTL ve üzerindeki amme alacakları için 
yapılması uygun görülmüştür. 
Takip konusu amme alacağının belirlenen 
tutarın altında olması halinde yurt çapında mal varlığı araştırması 
yapılmayacaktır.  
  
2- Mal Varlığı Araştırmasının Alanı ve 
Şekli 
Yurt çapında mal varlığı araştırmasının 
amme borçlusunun haczi kabil mal varlığının tespit edilerek haczedilmesini 
sağlamak amacıyla yapıldığı dikkate alınarak; alacaklı tahsil dairelerince 
bu araştırmaların bulundukları illerde 
doğrudan veya bu konuda görevlendirilmiş dairelerce, diğer illerde ise aynı 
nev’iden tahsil daireleri aracılığı ile 6183 sayılı 
Kanunun haczin tatbik şekline ilişkin hükümlerine göre yapılması gerekmektedir. 
Alacaklı tahsil daireleri, ivedilik arz eden durumlarda, bulundukları illerin 
dışında tespit ettikleri ve haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilmesi 
gereken malları doğrudan haczedebileceklerdir. 
Haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilecek 
mallara (bankalar nezdindeki hak ve alacaklar, tapu, 
trafik siciline kayıtlı mallar v.b.) ilişkin araştırmalar, en fazla 50 amme 
borçlusunun borçlarını içerecek listeler şeklinde düzenlenmiş haciz 
bildirilerinin tebliği suretiyle yapılacaktır. 
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı trafik birimlerinin 
birbirleri ile bilgisayar ağ bağlantısı bulunduğundan, amme borçlusunun, 
Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıtlı 
taşıtlarının haczi için alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki  şube veya bürodan araştırma yapılması yeterli 
olacaktır. 
Amme borçlusu adına kayıtlı; hava araçlarının haczi için 
düzenlenen haciz bildirileri, Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel 
Müdürlüğüne, deniz taşıtlarının haczi için Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı 
deniz taşıtlarında Denizcilik Müsteşarlığına, diğer motorlu deniz taşıtları için 
belediyelerde ve liman başkanlıklarında ayrı ayrı 
sicil tutulduğundan, düzenlenen haciz bildirileri ise belediye ve/veya liman 
başkanlığına gönderilecektir. 
Yurt çapında mal varlığı araştırması 
yapılmayacak tutardaki amme alacakları için amme 
borçlusunun; 
- Bağlı olduğu tahsil dairesinin bulunduğu, 
 
- Birden fazla tahsil dairesinde kayıtlı 
olması halinde (mükellefiyetini terk ettiği iller dahil) bu dairelerin 
bulunduğu,  
- Tahsil dairesince bilinen ikametgah ve iş 
yeri adreslerinin bulunduğu, ayrıca gerçek kişilerin nüfusa kayıtlı 
olduğu, 
- Mal varlığının bulunduğu yönünde bilgi 
edinilen, 
il veya illerde mal varlığının 
araştırılması yukarıda belirtilen usullerle yapılacaktır. 
Mal varlığı araştırması ile ilgili olarak 
bu Tebliğin yayımı tarihinden önce başlanılmış işlemlere devam edilecek, bu 
Tebliğin yayımından itibaren bu bölümde açıklanan şekilde işlem 
yapılacaktır. 
   Diğer taraftan, 
6183 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine göre düzenlenen haciz varakalarının tasdik 
eden makamın mühürü ile haciz varakasını tasdik 
yetkisinin devredilmiş olması halinde ise yetkinin devredildiği makamın mühürü bulunması halinde bu makamın mühürü ile mühürlenmesi gerekmektedir. 
 
Tebliğ 
olunur. 
 
  
 28.07.1953 tarihli ve 8469 sayılı Resmi Gazetede 
yayımlanmıştır.  
 19.06.1932 tarih ve 2128 sayılı Resmi Gazetede 
yayımlanmıştır.  
 30.07.2003 tarih ve 25184 sayılı Resmi Gazetede 
yayımlanmıştır.  
 31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de 
yayımlanmıştır.   
                      
 |