Bilindiği gibi, 08.04.2006 tarihli ve 26133 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5479 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve Vergi
Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun[1]
21 inci ve 79 uncu maddelerinde değişiklik yapılmış ve Kanuna Geçici 9 uncu
madde eklenmiştir. Söz konusu değişiklikler 5479 sayılı Kanunun yayımı tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
Bu tebliğde, 5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunda
yapılan düzenlemelere ve Kanunun 62 ve 64 üncü maddelerinin uygulamasına yönelik
açıklamalar yapılmaktadır.
I- 5479 SAYILI
KANUNLA 6183 SAYILI KANUNDA YAPILAN DÜZENLEMELER:
A) 6183 SAYILI
KANUNUN DEĞİŞEN MADDELERİ:
1- 21 inci
Maddede Yapılan Değişiklik:
5479 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle değiştirilen 6183
sayılı Kanunun 21 inci maddesi yeni
şekliyle aşağıda yer almaktadır.
“Amme alacaklarında rüçhan
hakkı:
Madde 21 – Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar
paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu
alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Genel bütçeye gelir kaydedilen
vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için
tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.
Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük
resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve
gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi
tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin
üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm
imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.”
Bu maddede yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalar
aşağıda yer almaktadır.
Amme alacaklarına öncelik hakkı veren bu madde hükmü ile
üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal
üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedelinin ne şekilde
dağıtılacağına ilişkin düzenlemeler yapılmış, borçlunun iflası, mirasın reddi ve
terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacağının sırası
belirlenmiştir.
a) Hacze
İştirak
Madde hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen
mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz
konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilmektedir.
Satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce
tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve
gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına,
rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı
verilmiştir.
Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun[2]
4949 sayılı Kanun[3]
ile değişik 268 inci maddesinde, 261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen
malların, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı
tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilmesi halinde, ihtiyati
haciz sahibi alacaklının, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde
kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği ve rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir
haczin rehinden önceki hacze iştirak edemeyeceği hüküm altına
alınmıştır.
2004 sayılı Kanunda yapılan bu düzenlemeler, amme
alacaklarının rüçhan hakkını etkilemiş ve üçüncü
şahıslar tarafından haczedilmiş olan mallara, amme alacağından önce rehin tesis
edilmiş olması halinde amme alacağının hacze iştirak hakkı ortadan
kaldırılmıştır.
5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen hükümle genel bütçeye gelir
kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler
için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek,
üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme
alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü
şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı
sağlanmıştır.
Üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallar üzerinde
amme alacağı için tatbik edilmiş hacizden önce tesis edilmiş bir rehin
bulunmadığı sürece nev’i sınırlaması olmaksızın hacze
konu tüm amme alacaklarının ilk haciz alacaklısı üçüncü şahsın haczine iştirak
edeceği tabiidir.
b) İflas,
Mirasın Reddi ve Terekenin Resmi Tasfiyeye Tabi Tutulması Hallerinde Amme
Alacaklarının Sırası
6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yapılan diğer bir
değişiklikle de yine 2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanun ile değişik 206 ncı maddesi dikkate alınarak, borçlunun iflası, mirasın
reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları
imtiyazlı alacak olarak tanımlanmış ve bu alacakların 2004 sayılı Kanunun 206
ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini
alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme
tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Yapılan bu değişikliğe göre, borçlunun iflası, mirasın
reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları
imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada yer alacaktır.
Üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan bir alacağın
bulunması halinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak
ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir
pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının,
bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın
garameten taksim edileceği tabiidir.
Öte yandan, 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesine göre üçüncü sırada yer alan alacaklar arasında
önceliğe sahip bir alacağın bulunmaması halinde, amme alacağı ile bu sırada yer
alan alacaklar birlikte işleme tabi tutularak garameten taksim suretiyle paylarını alacaklardır.
Ayrıca, amme alacağının, özel kanunlarında 2004 sayılı
Kanunun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında imtiyazlı
alacak olarak tanımlanan alacaklardan da önceliğinin bulunduğuna ilişkin özel
hükümlerin yer alması halinde bu hükümlere göre işlem yapılması
gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun bir usul kanunu olduğundan, 5479 sayılı Kanunla, 21 inci maddesinde
yapılan değişikliğin, halen tahsil edilmemiş olan amme alacakları ile ilgili
olarak tatbik edilmiş ancak paraya çevrilmemiş veya satış bedeli ilgili dairenin
veznesine yatırılmamış hacizlerde, anılan maddenin üçüncü fıkrasındaki
değişikliğin ise kesinleşmemiş sıra cetvellerinde dikkate alınması
gerekmektedir.
2) 79 uncu
Maddede Yapılan Değişiklik:
5479 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değiştirilen 6183
sayılı Kanunun 79 uncu maddesi yeni
şekliyle aşağıda yer almaktadır.
“Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların
haczi
Madde 79.- Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil
senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü
hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü
şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed
olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere,
kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi
tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak
tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli
olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim
edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme
borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda
kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa
bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil
dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla,
posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik
ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların
elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan
veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye
Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların
genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel
müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda
bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu
olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun
ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru
olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu
gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren
yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü
şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır
ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde
üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel
mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği
tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde
bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde
mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında
takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil
dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında
teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması
hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan
üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkar
tazminatına hükmedilir.
Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine
karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs
hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun
takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci
maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde
alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl
içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada
ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci
fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine
hükmedilmesini isteyebilir.
Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde
değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır.”
Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların
haczine yönelik 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi yeni müesseseler getirilmek
suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede
dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü haklar ve
fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki
menkul mallar, madde değişikliği öncesinde olduğu gibi borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek
ve tüzelkişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle
haczedilecektir.
Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz
bildirisinde; üçüncü şahısların bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine
ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya
elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edeceği ve malın
amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan
ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususları
ile 79 uncu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahıslara
bildirilmesi gerekmektedir.
Haciz bildirisini alan üçüncü şahıslarca, amme borçlusuna
borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce
borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru
olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu
gibi ileri sürülecek iddiaların haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden
itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak yapılması zorunlu olup bu
zorunluluğun yerine getirilmemesi halinde mal ellerinde ve borç zimmetlerinde
sayılacak ve haklarında 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Üçüncü şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz
bildirilerine karşılık alacaklı tahsil dairesine yazılı olarak verecekleri
cevapları, elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta
yoluyla göndermeleri gerekmektedir. Madde ile üçüncü şahıslara tanınan 7 günlük
cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslimi halinde alacaklı
tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihin, taahhütlü postayla
gönderilmesi halinde postaya verildiği tarihin esas alınacağı
tabiidir.
Yapılan yeni düzenlemeyle, 6183 sayılı Kanunun 79 uncu
maddesinde tanınan 7 günlük sürede alacaklı tahsil dairesine itirazda bulunmayan
üçüncü şahıslara yeni bir hak tanınarak, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren
bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz
bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını
veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek imkanı verilmektedir.
Maddede, menfi tespit davası açılması durumunda amme
alacağının takibinin durmayacağı ancak, mahkemece 6183 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına
karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, üçüncü şahıslarca menfi
tespit davasının açılması, bu şahıslar hakkında sürdürülen takibin
durdurulmasına yeterli olmayıp bu konuda ayrıca mahkemenin takibin
durdurulmasına karar vermiş olması gerekmektedir.
Madde hükmüne göre, teminatlar alacaklı tahsil
dairelerince alınacak ve haciz varakalarına istinaden haczedilecektir. Mahkeme
kararı üzerine teminat gösterilmemiş olması ya da
gösterilen teminatın takip konusu alacağı karşılamaması halinde takip muamelesi
durmayacaktır. Dava konusu tutarı karşılayacak nitelikte teminat gösterdiğini
iddia eden üçüncü şahsın, bu iddiasını takip işlemini durduran mahkemeye intikal
ettirmesi gerektiği tabiidir.
Açılan menfi tespit davası sonucunda haksız çıkan üçüncü
şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına
mahkemelerce hükmedilecektir. Mahkeme kararlarında inkar tazminatına
hükmedilmemiş olması halinde yetkili birimlerce temyiz yoluna başvurulması
gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre amme borçlusu
sayılan üçüncü şahıslar hakkında takip işlemlerine aynı Kanun hükümlerine göre
tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır.
Üçüncü şahıslarca tebliğ edilen ödeme emrine idari yargı
mercilerinde dava açılması halinde yürütmeyi durdurma kararı verilmediği, genel
mahkemelerde menfi tespit davası açılması halinde ise mahkemece takibin
durdurulmasına karar verilmediği sürece amme alacağının takibine devam
edilecektir.
Üçüncü şahıslarca, tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı
açılan davaların aleyhlerine sonuçlanması durumunda 6183 sayılı Kanunun 58 inci
maddesine göre haksız çıkma zammı hesaplanması ve ayrıca tahsili gerekmektedir.
Ancak, 79 uncu maddede yapılan düzenlemeye göre, ödeme
emrine karşı dava açmakla birlikte aynı zamanda menfi tespit davası da açan
üçüncü şahısların, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması ya da asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını
tamamen ödemiş olması hallerinde 58 inci madde hükmüne göre ayrıca haksız çıkma
zammı hesaplanmayacaktır.
Diğer taraftan, üçüncü şahıslar hakkında sürdürülen takip
muamelelerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararları, asıl amme borçlusu
hakkında sürdürülen takibi durdurmayacaktır.
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan
tahsil edilmiş olması ya da üçüncü şahsın açtığı menfi
tespit davasının lehine sonuçlanması halinde ise üçüncü şahıs hakkında
sürdürülen takip muamelesine son verileceği tabiidir.
Maddede düzenlenen bir diğer husus ise üçüncü şahsın,
haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz etmesi
halinde, alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın
aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve
İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve
borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceğine
yöneliktir.
Bu hükümden hareketle alacaklı tahsil dairelerince üçüncü
şahısların itirazının yerinde olmadığına yönelik ispat edici bilgi ve belgeler
tespit edilmesi halinde, üçüncü şahısların itirazının iptali için dava açılmak
üzere durum amme idarelerinin yetkili birimlerine intikal ettirilir ve gerekli
dava açılır.
Üçüncü şahısların yaptığı itirazın iptali talebi ile
alacaklı amme idaresince açılan davanın kabul edilmesi halinde hükmedilen
tutarın, üçüncü şahıstan takip ve tahsiline 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine
göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle
başlanılacaktır.
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan
tahsil edilmiş olması halinde, üçüncü şahıs tarafından yapılan itirazın iptali
için alacaklı amme idaresince genel mahkemelerde açılmış olan davaların
sürdürülmemesini sağlamak üzere yetkili birimlere bilgi
verilecektir.
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre üçüncü
şahıslar nezdinde yapılan takip sırasında haczedilen
menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde haciz konusu malın
değerinin ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda üçüncü şahıs hakkında yapılacak
takibin de mal bedeli ile sınırlı olacağı tabiidir.
Madde ile haklarında amme borçlusu olarak takip yapılan
üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklı tutulmuştur.
Bankaların
Genel Müdürlüklerine Tebliğ Edilecek Haciz Bildirileri
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde yapılan düzenleme
ile tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin; amme borçlusunun hak ve
alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki
tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca
belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel
müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz bildirisinin bankanın genel
müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması halinde tüm şubelerini kapsayacak şekilde
beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel müdürlüğüne ait olduğu hükme
bağlanmıştır.
Bu hüküm gereğince 6183 sayılı Kanunun 13 ve 62 nci maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati
hacizlere yönelik haciz bildirilerinin, amme
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu veya bulunabileceği banka
şubesine doğrudan veya o mahaldeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edilmesi
işlemlerine önceden olduğu gibi devam edilecek, bankalara tebliğ edilecek
ihtiyati haciz ve haciz bildirilerinin, amme borçlusunun tebliğ tarihinde
muhatap banka nezdinde mevcut olan varlıklarını
kavrayacağına ilişkin 284 Seri No.lu
Tahsilat Genel Tebliğindeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
Madde hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden;
Devlete ait amme alacakları için düzenlenecek haciz ve ihtiyati haciz
bildirilerinin, takip konusu amme alacağının fer’ileri
ile birlikte 50.000,-YTL ve
üzerinde, il özel idareleri ve belediyelere ait amme alacakları için 10.000,-YTL ve üzerinde olması halinde
bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi, uygun
görülmüştür.
Bu kapsamda posta yoluyla yapılacak
tebligatlarda;
- Haciz
bildirilerinin her amme borçlusu için ayrı ayrı
düzenlenmesi,
- Haciz bildirisine
konu amme alacağı aslı ve fer’ilerinin toplamının
dikkate alınması,
- Haciz
bildirilerinin banka genel müdürlüklerine 7 günlük süre içinde cevap verilmesini
engelleyecek şekilde topluca gönderilmemesi,
gerekmektedir.
Diğer taraftan, madde metninde tahsil dairelerince
düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine
elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu tebligatlara elektronik ortamda
cevap verilebilmesine imkan verilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve
cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Bakanlığımız yetkili kılınmıştır.
Bu hükme istinaden, ayrıca bir düzenleme yapılıncaya
kadar, alacaklı amme idarelerinin Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının)
uygun görüşünü de almak suretiyle banka genel müdürlükleri ile yapacakları
anlaşma çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre
kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda sadece bankalara
tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda
tebliğ edilecek haciz bildirilerinde yukarıda belirlenen tutar ile sınırlı
kalınmaması, birden fazla amme borçlusu için tebligat yapılması ve cevaplarının
alınması uygun görülmüştür.
B) 6183 SAYILI
KANUNA EKLENEN GEÇİCİ
MADDE:
5479 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesiyle 6183 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici 9 uncu madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce, bu Kanunun 79 uncu maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirisine
süresinde itiraz etmemiş olan ancak haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 79
uncu maddede düzenlenen bir yıllık dava açma süresi geçmemiş bulunan üçüncü şahıslarca, kalan süre içinde menfi
tespit davası açılabilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, bu Kanun
uyarınca düzenlenen ödeme emrine itiraz etmiş ve kısmen veya tamamen itirazı
reddolunan üçüncü şahıslardan; menfi tespit davası
açma hakkı bulunmayanlar ile takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusu
tarafından ödenmiş olması nedeniyle borçlu sıfatı sona ermiş olanlardan, bu
Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hesaplanmış ve tahsil
edilmemiş olan haksız çıkma zammının tahsilinden
vazgeçilir.”
6183 sayılı Kanuna eklenen bu geçici madde ile Kanunun 79
uncu maddesinde yapılan düzenlemelere paralel olarak geçiş sürecinde üçüncü şahısların haklarına yönelik
düzenlemeler yapılmıştır.
Geçici 9 uncu madde, 5479 sayılı Kanunun yayımlandığı
08.04.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önce 6183 sayılı Kanunun
79 uncu maddesine göre tebliğ edilen haciz bildirisine süresinde itiraz etmemiş
olan üçüncü şahısların, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren
hesaplanacak bir yıllık süreden, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
kalan süre içinde menfi tespit davası açma hakları
bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Geçici 9 uncu maddenin yürürlüğe girdiği
08.04.2006 tarihinden önce 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca amme
borçlusu sayılan ve anılan Kanun hükümlerine göre kendisine ödeme emri tebliğ
edilmiş bulunan üçüncü şahısların, ödeme emrine karşı açtıkları davaları kısmen
veya tamamen kaybetmiş olmaları nedeniyle aynı Kanunun 58 inci maddesine göre
hesaplanan haksız çıkma zammından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
tahsil edilmemiş olanlar ile ilgili olarak yapılan düzenlemeye
göre;
- Geçici 9 uncu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla menfi tespit davası açma hakkı bulunmayan,
- Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusu
tarafından 08.04.2006 tarihi itibarıyla ödenmiş olması nedeniyle borçlu sıfatı
sona eren,
üçüncü şahıslardan aranılan haksız çıkma zammının
tahsilinden vazgeçilecektir.
Söz
konusu haksız çıkma zamları ile ilgili düzenleme tahsil edilmemiş olanlara
yönelik olduğundan, 08.04.2006 tarihinden önce tahsil edilmiş olanların ise
red ve iade edilmeyeceği
tabiidir.
II - 6183
SAYILI KANUNUN 62 VE 64 ÜNCÜ MADDELERİNİN UYGULAMASINA İLİŞKİN
AÇIKLAMALAR:
6183 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi ile ödeme müddeti
içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairelerince cebren tahsil olunacağı,
amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya
çevrilmesinin cebren tahsil şekillerinden biri olduğu hükme
bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 62 nci
maddesinde, borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit
edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından, amme alacağına
yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı
belirtilmiş ve maddeye 5228 sayılı Kanunun[4]
12 nci maddesi ile ikinci fıkra olarak “Maliye
Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak
malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve
kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye
yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir.” hükmü
eklenmiştir.
Madde
hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, tahsil dairelerinin işgücü ve
zaman kaybını önlemek, kırtasiye ve posta masraflarını azaltmak amacıyla Devlete
ait amme alacaklarının takip ve tahsili için yapılacak mal varlığı
araştırmasının aşağıda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yürütülmesi uygun
görülmüştür.
1- Yurt Çapında Mal Varlığı Araştırması
Yapılacak Amme Alacağının Türü ve Tutarı
Devlete ait olup Bakanlığımıza ya da Gümrük Müsteşarlığına bağlı tahsil dairelerince takip
ve tahsil edilen amme alacakları için tür ayrımı yapılmaksızın yurt çapında mal
varlığı araştırması yapılacaktır.
Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkul
malları ile her türlü hak ve alacaklarından borcuna yetecek tutarda olan
kısmının tespiti ve haczi için yurt çapında yapılacak mal varlığı
araştırmasının, fer’ileri ile birlikte toplam tutarı
5.000,-YTL ve üzerindeki amme alacakları için
yapılması uygun görülmüştür.
Takip konusu amme alacağının belirlenen
tutarın altında olması halinde yurt çapında mal varlığı araştırması
yapılmayacaktır.
2- Mal Varlığı Araştırmasının Alanı ve
Şekli
Yurt çapında mal varlığı araştırmasının
amme borçlusunun haczi kabil mal varlığının tespit edilerek haczedilmesini
sağlamak amacıyla yapıldığı dikkate alınarak; alacaklı tahsil dairelerince
bu araştırmaların bulundukları illerde
doğrudan veya bu konuda görevlendirilmiş dairelerce, diğer illerde ise aynı
nev’iden tahsil daireleri aracılığı ile 6183 sayılı
Kanunun haczin tatbik şekline ilişkin hükümlerine göre yapılması gerekmektedir.
Alacaklı tahsil daireleri, ivedilik arz eden durumlarda, bulundukları illerin
dışında tespit ettikleri ve haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilmesi
gereken malları doğrudan haczedebileceklerdir.
Haciz bildirisi düzenlenmek suretiyle haczedilecek
mallara (bankalar nezdindeki hak ve alacaklar, tapu,
trafik siciline kayıtlı mallar v.b.) ilişkin araştırmalar, en fazla 50 amme
borçlusunun borçlarını içerecek listeler şeklinde düzenlenmiş haciz
bildirilerinin tebliği suretiyle yapılacaktır.
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı trafik birimlerinin
birbirleri ile bilgisayar ağ bağlantısı bulunduğundan, amme borçlusunun,
Karayolları Trafik Kanununa göre trafik şube veya bürolarına kayıtlı
taşıtlarının haczi için alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki şube veya bürodan araştırma yapılması yeterli
olacaktır.
Amme borçlusu adına kayıtlı; hava araçlarının haczi için
düzenlenen haciz bildirileri, Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğüne, deniz taşıtlarının haczi için Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı
deniz taşıtlarında Denizcilik Müsteşarlığına, diğer motorlu deniz taşıtları için
belediyelerde ve liman başkanlıklarında ayrı ayrı
sicil tutulduğundan, düzenlenen haciz bildirileri ise belediye ve/veya liman
başkanlığına gönderilecektir.
Yurt çapında mal varlığı araştırması
yapılmayacak tutardaki amme alacakları için amme
borçlusunun;
- Bağlı olduğu tahsil dairesinin bulunduğu,
- Birden fazla tahsil dairesinde kayıtlı
olması halinde (mükellefiyetini terk ettiği iller dahil) bu dairelerin
bulunduğu,
- Tahsil dairesince bilinen ikametgah ve iş
yeri adreslerinin bulunduğu, ayrıca gerçek kişilerin nüfusa kayıtlı
olduğu,
- Mal varlığının bulunduğu yönünde bilgi
edinilen,
il veya illerde mal varlığının
araştırılması yukarıda belirtilen usullerle yapılacaktır.
Mal varlığı araştırması ile ilgili olarak
bu Tebliğin yayımı tarihinden önce başlanılmış işlemlere devam edilecek, bu
Tebliğin yayımından itibaren bu bölümde açıklanan şekilde işlem
yapılacaktır.
Diğer taraftan,
6183 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine göre düzenlenen haciz varakalarının tasdik
eden makamın mühürü ile haciz varakasını tasdik
yetkisinin devredilmiş olması halinde ise yetkinin devredildiği makamın mühürü bulunması halinde bu makamın mühürü ile mühürlenmesi gerekmektedir.
Tebliğ
olunur.
28.07.1953 tarihli ve 8469 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır.
19.06.1932 tarih ve 2128 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır.
30.07.2003 tarih ve 25184 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır.
31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
|