Tıka basa yüklü bir kamyon yoldaki üst köprünün altından geçememiş. Kamyonun üzerindeki yük köprü yüksekliğini sadece 3-4 santimetre aştığı için şoför aşağı inmiş, ne yapacağını şaşkın şaşkın düşünüyormuş. Kamyonun yükünü boşaltıp yeniden yüklemekten başka bir çare de aklına gelmiyormuş. Her tarafını ter basmış sıkıntıdan. Ara sıra ellerini havaya kaldırıp, “of of!” diyerek sıkıntısını dışa vurmaktan da kendisini alamıyormuş.
Köprünün hemen yanı başındaki akıl hastanesinin penceresinden bu tabloyu merakla seyretmekte olan bir hasta merakla seslenmiş şoföre:”Ne oldu? Sorunun ne!”
Sıkıntıdan kıvranmakta olan şoför hastanın bu sorusunu biraz da kızarak umursamaz bir şekilde cevaplandırmış:”Git işine be! İşim zati başımdan aşkın; bir de delilerle uğraşacak vaktim yok benim!”
Hasta şoförün bu tepkisine karşı yine de kendi çözüm yolunu söylemeden edememiş: “Biliyorum, kamyonun yükünü bu sıcakta nasıl boşaltıp yükleyeceğinin derdindesin! Ama merak etme, hiç gerek yok buna! Kamyonun lastiklerindeki havayı boşaltırsan köprünün altından kolayca geçersin. Köprüyü 10-15 metre geçince de kamyonu yolun kenarına park edip, tekrar şişiririsin lastikleri! Yoluna da devam edersin”
Şoförün bu çözüm yolu aklına yatmış. Yukarıdaki hastanın dediğini aynen yapmış. Köprünün altından geçince kamyonu durdurup lastiklerini tekrar şişirmiş. Yolunda devam etmeden önce hastanenin penceresinden hala kendisini seyretmekte olan hastaya teşekkür etmeyi ihmal etmemiş: “Sağol, bu sıcakta beni bir dertten kurtardın” demiş. Ama şaşırdım doğrusu! Bir delinin bana yol gösterip derdime çare olacağına dünyada inanmazdım” Hasta hemen cevap vermiş:“Ben deliyim; aptal değilim!”
Sonuç: aynı soruna hep aynı yoldan giderek çözüm arayanlara Freud’un dediği gibi deli mi demeli, yoksa aptal mı?
|