Merkezi İngiltere’de bulunan dünyanın en büyük bankalarından biri olan Barclays'in yatırım bölümü sorumlularından Dayanandra Kumaş, Mahiş Çandra, İftihar Haydar ve Ruth Cove çok başarılı bir anlaşmayı imzaladıktan sonra, bunu kutlamak üzere Londra’nın çok pahalı lokantalarından Gordon Ramsay’s Petrus’a gittiler.
En pahalı şarapları ısmarladılar. Sofrayı nefis yemeklerle donattılar. Sonunda hesap geldi. Toplam: 44.007 sterlin idi. Parayı çıkartıp verdiler, neşe içerisinde evlerine döndüler.
Aslında, lokanta yemekleri faturaya ilave etmemişti. Çünkü bankacılar o kadar pahalı şaraplardan içmişlerdi ki, lokanta yöneticileri buna bir de yemek parasını eklemeye utandılar. Yani 44.000 sterlin sadece içkilerin tutarı idi.
Bankerler bu pahalı yemeği en yakınlarına bile söylemediler. Bu bir sır olarak aralarında kaldı. Aylar sonra Barclays Bank’ın yönetimi durumdan haberdar oldu. Sorumlular hakkında soruşturma açıldı nihayet raporlar hazırlandı, üst makamlara sunuldu.
Bankanın üst yönetimi, Haydar hariç diğerlerinin işlerine son verdi. Haydar çok yeni olduğu için kovulmaktan kurtuldu. Bu inanılmaz hesabı bankacılar kendi ceplerinden ödemişlerdi. Yani, Barclays’in kasasından bir kuruş bile çıkmamıştı… Ziyafete katılanlar, kimsenin hakkına el uzatmamışlardı.
Peki, bu adamlar niye kovuldu?
Barclays’in yöneticilerine göre, sektörde bu kadar bunalımlı günler yaşanırken, dünyanın her köşesinde binlerce bankacı kriz yüzünden kapının önüne konulurken; paralarını, sorumsuzca harcayan kişiler, gelecekte bankaya da zarar verebilirler.
Toplumsal sorumluluklarının farkında olmayanlar, bankacılığın sorumluluğunu da taşıyamazlar.
|